GÜNÜ BİRLİK YAŞAYANLARIN ÜLKESİ!

Cengiz Akgün

Hafta sonu sabah kahvaltılık bir şeyler almak için şarküteriye uğradım.

30’lu yumurtanın 95 TL olduğunu görünce şaşkınlık içinde:

“15 gün önce aldım 69 TL idi, ne ara zam geldi” dedim.

Şarküteri çalışanı hafif tebessüm ederek:

“Abi yine zam gelecek, birkaç güne bu fiyata yumurta alamazsın “dedi.

Geçtiğimiz yıl 30’lu yumurta 45-50 TL civarında olduğunu anımsadım.

Fırının yolunu tutarken, yumurtaların olduğu naylon poşeti sımsıkı tuttum, öyle ya neme lazım kırılır falan dünyanın parasını ödedim diye düşündüm.

Fırına uğrayıp 3 ekmek aldım 22,5 TL ödedim, geçtiğimiz yıl aynı gramajda 3 ekmeğe 12 TL ödediğimi anımsadım.

Manavdan bir kilo domates ile 1 kilo salatalık aldım, 50 TL ödedim.

Manavdan çıkıp evin yolunu tutarken cebimdeki 200 TL’den geriye 30 TL falan kalmıştı.

Oysa geçtiğimiz yıl 200 TL’ye hâlihazırda yaptığım alışverişin bir katından fazlasını yapabiliyordum.

Çarşı pazar el yakıyor, 200 TL ile bir iki şey almak olası değil artık.

Bazıları diyor ki, “Abi ne zammı görmüyor musun vatandaşta para var, olmazsa bu denli çarşı pazarda deli gibi para harcar mı?”.

Orası öyle, insanlar mecburen bir şeyler alıyor.

Bir şekilde çoluk çocuğu beslemek zorundalar.

Alışverişlerin çoğu kredi kartı ile.

Aybaşında kredi kartının en düşük ödemesini yapıp halk tabiri ile gıdım, gıdım harcamak zorunda kalıyor.

Yine ödenemeyen kredi kartı borcu nedeniyle milyonlarca insan banka takibinde, mahkemelik veya icralık.

Ülkemizin bugün birinci gündemi yokluk, yoksulluk, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısıdır.

İnsanlar artık günü birlik yaşamaya çalışırken birçok kimse yemek öğün sayısını ikiye düşürmüş durumda.

Kimisi sabah kahvaltısı dahi yapmıyor, bazıları öğlen yemeklerini pas geçip akşam yemeği ile karnını doyurmaya çalışıyor.

Bu gerçekler varken uydurma gündemlerle, vatan-millet edebiyatı ile kimsenin karnını doyurmak olası değil.

Karnı guruldayanların bol olduğu ve yoksulluğun, işsizliğin, yetersiz beslenmenin zirve yaptığı bir ülkede hiç kimse geleceğiyle ilgili pozitif bir düşünce içinde olmaz.

Sürekli bugün bulduk yedik yarın karnımızı nasıl doyuracağız telaşı ve ürkekliği içinde yaşar.

Sonuç olarak, toplumsal refah ve gelir dağılımının eşit olmadığı, açlık korkusu için yaşayan kitlelerin olduğu hiçbir ülkenin iki yakası bir araya gelmemiştir.

Bizim gibi ülkelerde zengin daha zengin, yoksul ise daha yoksul olmaya devam eder.