Türkiye’de 81 ilde 150’den fazla üniversite, 27-28 Haziran tarihlerinde eş zamanlı olarak Bilim Kafe etkinliklerini gerçekleştirdi. Üniversitelerde Bilim İletişimi Ofislerinin kurulmasıyla toplumu bilimle buluşturmayı amaçlayan etkinliklerden birini de İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi gerçekleştirdi. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesinde düzenlenen etkinlikte İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nden İç Hastalıkları ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Balcıoğlu, vatandaşlara sanal bağımlılık konusunda bilgiler verdi.
"SANAL KUMAR OYNAMA BAĞIMLILIĞI ARTTI"
Yasaklı madde, sigara ve alkol bağımlılığına teknolojinin gelişmesiyle birlikte sanal bağımlılığın da eklendiğini ifade eden Prof. Dr. Balcıoğlu, "Teknoloji bağımlılığının olması bir anlamda sanal bağımlılık manasına geliyor ve bu açıdan özellikle gençlerimizi tehlikeli bir yola itmiş oluyor. Bu teknolojinin kötüye kullanılması demektir. Örneğin; bir anne evde çocuğuyla meşgul olamıyor ve önüne bir bilgisayar veya başka bir dijital oyun aracı koyuyor. Çocuk bu araçla ilgilenirken insani ilişkilerini bırakıyor. Bu nedenle ileride teknoloji bağımlılığına veya sanal bağımlılığa doğru gidiyor. Sanal bağımlılık insanların zihnini, gönlünü, zamanını, her şeyini esir alıyor. Sanal bağımlılık dediğimiz zaman bunun içerisine teknolojinin her çeşidini girebiliyor. Son zamanlarda sanal bağımlılığın komplikasyonları arasına sanal kumar oynama bağımlılığı da girmiş durumda" dedi.
"HEM PSİKOLOJİK HEM DE FİZİKSEL ZARARLAR VERİYOR"
Sanal bağımlılığın fiziksel ve ruhsal problemlere yol açtığını belirten Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, "İntihara teşebbüs, cinayet işlemek gibi sanal bağımlılık ürünlerinin sonuçlarını çevremizde görmüş bulunuyoruz. Sanal bağımlılık özellikle çocuk ve ergenlerde çok görülüyor. Bu, çevrelerine de zarar veriyor. Onların zamanlarını almış oluyor, isteseler de bırakamıyorlar. Sanal bağımlılık bedensel rahatsızlıklara da yol açıyor. Gözlerinde bozulmaya, gözümüz için son derece gerekli olan gözyaşının kurumasına yol açıyor. Bu kurumalar da körlüğe neden olabiliyor. Bel ağrılarına, yeme içme bozukluklarına, anoreksiya nervoza yani hiç yememe ya da çok yeme gibi sorunlara, obeziteye, uyku bozukluğuna yol açıyor. Günümüzdeki insanların en büyük problemi uykuyla ilgili bozukluklar. Ya çok uyuma ya hiç uyumama ya da uykudan dinlememiş olarak kalkma söz konusu. Diğer yandan bel ağrıları dediğimiz kas ağrılarını yaşıyorlar ve çabuk yorulma ortaya çıkıyor. Bir takım bedensel hastalıklar ortaya çıkıyor. En önemlisi ruh sağlığımızı kötü etkiliyor" şeklinde konuştu.