Geleceğe yatırım (2)

Yeni doğan bir çocuğa hitaben ''İbrahim Karaosmanoğlu­Kocaeli Büyükşehir Belediye

Başkanı'' imzasıyla yazılmış mektuptaki değinmeleri irdelemeyi bugün de sürdürüyorum.

Çocuğa, doğduğu günü daha da kıymetlendiren, ''Şanslı bir zamanda dünyaya geldin''

ifadesiyle giriş yapılan paragrafta, şu ifadeler kullanılıyor:

''Sen büyüdüğünde Dilovası'ndan Karamürsel'e köprüyle geçebileceksin. İzmit'ten trene

binip İstanbul Sirkeci'de inebileceksin. Kocaeli sınırlarındaki bir havaalanından istediğin

yere uçabileceksin. Kurmaya çalıştığımız Bilişim Vadisi'yle dünyadaki sınırsız iş

olanaklarına ulaşabileceksin.''

Türkiye, yoksul bir ülke sayılamayacağı için teknolojinin ve yapılaşmanın gelişiminden

payını elbette alacaktır. Tarihin akışı geriye döndürülemeyeceği için, bugünün bebekleri

de, olanakların yarattığı atmosferi iyi değerlendirecek.

Buna eminim..

Tutup da, ''bir zamanlar gerici bir siyasal akım varmış. Dünyadaki teknoljik gelişmelerin

yaşandığı dönemde yönetim erkini elinde bulundurdukları için hepsinden nemalanmış. Bu

yüzden, utanmadan bu mektubu da bana bırakmış'' demeyecekler.

Teşekkür edecekler, ama tarihsel gerçekleri de yerli yerinde tanımlayacaklar. Diyecekler

ki, ''Bu mektubu bırakan gerici siyasal akımın temsilcileri, halkı çağdaş olanaklardan

yararlanma masalıyla kandırmaya çalışırken çok yakından yolsuzluklarla da anılmış.

Cumhuriyet tarihinde, böylesi bir dönem görülmemiş...............''

Mektupta, ''Altıncı sınıfa giden ağabey ve ablalarınıza bilgisayarlar veriyoruz'' ifadesi de

yer alıyor.

Bakar mısınız, çocukların ileride, ''21. yüzyılda öğrencilere bilgisayar dağıtmakla övünen

kasaba politikacıları yönetmiş bu ülkeyi'' diye dalga geçebileceğini hiç düşünmemişler.

Bir de, çocukların algısına bile müdahale etmeyeçalışıp ''Dünya bugünlerde epey karışık.

Batı'da kriz var, Doğu'da isyanlar. Bizim söylediklerimiz dünyaya şekil vermeye başladı.

Sen büyüdüğünde, dünya ufkunda doğan Türkiye güneşi epey yükselmiş olacak..........''

Bu nasıl bir taahhüt. Olması olanaksız bu gelişme ile kandırıldığını anlayacak olan o

günün gençlerinin ''yazıklar olsun, yalancılar'' demesi rahatsız etmeyecek mi ?

Mektubun sonunda da ''iyilik meleği'' edasıyla ve emir kipiyle öğütler var. ''Sen de, senden

sonrakilere umut dolu bir mektup bırak. Annenin, babanın, şehrinin ve ülkenin kıymetini

bil.....................''

Bu sözlerle, ''Geleceğe yatırımını böyle yap. Söylediklerini gerçekleştiremesen bile,

algısını yaratır, bizim gibi rahatça halkını kandırırsın. Hesap soran da olmayınca, ülkeyi

istediğin gibi yönetirsin'' demeye getirmişler.

Bunun için mektuba, ait olmadığınız bir algıyı yaratma çabasına gerek yok. Tarih zaten

her şeyi yerli yerine koyup, çağdaşlığı, aydınlanmacılığı ve modernliği hedef koymuş bir

cumhuriyet yapılanmasının önüne set çeken gericileşmeyi, piyasacılığı ve işbirlikçiliği

koyan anlayışı mahkum edecektir.

Bu karanlık, bebelerin genç beyinlerinde olmayan algıyı yaratmaya yönelik propaganda

aracı olarak hazırlanan mektupla yırtılamaz.