GEBZE’NİN YALNIZLIĞI, YOKSAYILMIŞLIĞI!

Cengiz Akgün

Gebze’nin yalnızlığı, yoksayılmışlığı sadece il yapılmamasıyla sınırlı değil. Bu kanayan yara, çok daha derinlere iniyor. Söz konusu Gebze olunca, adeta birilerinin bilinçaltına işlenmiş türlü çirkefliklere, bitip tükenmek bilmeyen yeminli bir Gebze düşmanlığına tanıklık ediyoruz. Bundan büyük bir haz alınıyor gibi. Oysa, rakamlar ve gerçekler ortada: Gebze Kocaeli ilinin en büyük ilçesi. Nüfus ve sanayi olarak devasa bir potansiyeli temsil ediyor ve tabii ki bu büyüklükle doğru orantılı bitip tükenmek bilmeyen sorunlarıyla mücadele ediyor.

Hatırlayalım; 2009 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi görev alanları yeniden belirlendi ve Gebze’nin beldeleri olan Çayırova, Darıca ve Dilovası ilçe yapıldı. Bu hamlenin ardındaki niyet ayan beyan ortadaydı: Gebze’nin nüfus ve sanayi gücünü, potansiyelini bölerek bir nebze kırmak ve en önemlisi, il yapılmasına dönük gerekçeleri ortadan kaldırmak. Plan tıkır tıkır işleyecekti güya.

Fakat olmadı. Dedikleri gibi olmadı. Gebze, sürekli göç almasıyla birlikte nüfusu hızla artışını sürdürdü. Bölünmüşlüğe rağmen, devasa gövdesiyle ayakta durmaya devam etti. Ve en önemlisi, il olma konusundaki beklenti ve isteği ise aynen muhafaza ediliyor, hatta her geçen gün daha da kuvvetleniyor.

Gebze’yi yok sayma, potansiyelini görmezden gelme girişimleri maalesef hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Bu durum, mikro milliyetçiliği benimsemeyen insanları bile ister istemez o tarafa itiyor. İnsan isyan ediyor: Kardeşim, bırakın Gebze ile uğraşmayı, yok saymayı!

Bu düşmanlık, bu yersiz paranoya akıl alır gibi değil. Gebze’nin her şeyine karşılar: Siyasetçisine, gazetecisine, çaycısına, simitçisine, hatta uçan kuşuna... Yeter ki "Gebzeli" olmasın, yeter ki Gebze’den bir ses yükselmesin. Böylesine köklü ve yaygın bir paranoya içinde yaşıyorlar.

En basitinden, siyasi partilerin genel seçimlerdeki birinci sıra milletvekili adayı olan ve seçilen, Gebze’yi temsil eden tek bir isim var mı? Cevap, maalesef koca bir boşluk. Bu sadece siyasetle de sınırlı değil. Yatırımların dağılımından, kültürel etkinliklere, medyada yer bulmaya kadar her alanda bu yoksayılmışlığı iliklerimize kadar hissediyoruz.

Ne demeli, nasıl anlatmalı bu bitmek bilmez hazımsızlığı?

Artık yeter! Gebze düşmanlığı değil, Gebze’ye hizmet etme vakti. Gebze’nin hakkını verme, potansiyelini kucaklama ve sorunlarına çözüm üretme vakti. Başka söz bulamıyorum, ne diyeyim, başınıza Gebze kadar taş düşsün de, büyüklüğümüzü bir de öyle görün!