Fizyoterapist değilim. Bir motosikletim bile yok!

Aktan Uslu

Gönül ister aradığını / Hep mi bekler, hep mi bulamaz? / Gönül ister tanıdığını / Hiç mi bilmez, hiç mi soramaz?

**

Öncelikle; başta Çayırova Mahallesi, Özgürlük Mahallesi, Erişler muhiti sakinleri olmak üzere bilen edenlerin, “Araban var ya, motosiklet ne ki?” şeklindeki olası tespitlerine binaen..

Eşimin kullandığı, ailemize ait bir otomobiliz var. Ancak meslekten edindiğim maaş ve hatta emekli maaşımdan sebep değil;

Vakti zamanında küçük ölçekli sanayicilik yapan, Hasköy’deki fabrikasını Gebze’ye taşımasından sebep Gebze’ye göçümüze vesile olan, fabrikası yıllar önce kapanan dayım; merhum Dündar Sunal’ın mal varlığından payıma miras olarak düşen; servetinin yarısının beşte birinin üçte birinden sebeptir.

Naçizane; sadece gazetecilik yapan ve işinin hakkını vermeye çalışan, -halkımızın gazeteci olarak kabul edip tanımlamasından sebep- gazeteci olduğumu söyleyen bir gazeteciyim.

Tarzımı anlatmama gerek yok. O tarzın maddi getirisi -sitem, şikâyet veya pişmanlık olarak söylemiyorum-, sadece ve sadece geçindirip gitmektedir.

Manevi getirisi ise “Asıl hazinem” olarak tanımladığım hayli geniş bir çevre ve malum rahatsızlığım sürecinde Cumhuriyet Mahallesi’ndeki gecekondu sakini Emine Teyze’den vakti zamanında hayati bir sorunuyla ilgilenmenin hatırına “Geçmiş olsun, ziyaretine de gelemedik…” diye gelen telefondur örneğin.

Ya da teşekkür mesajlarında, etiketlenmek…

**

Mesleğimin alaylısıyım ve ilk hocam, mesleğe ilk başladığım sermaye gazetesi, Özgün Kablo iştiraki Gebze Özgün Haber’de merhum Necdet Güngörsün

Özgün Haber aynı zamanda; sermayenin basınının yayın politikasının sermaye çıkarları doğrultusuna dair şekilleneceğine dair tespitimi, yaşayarak deneyimletmiştir.

1994’teki efsanevi Gebze Belediyesi direnişi esnasında haber merkezine teslim ettiğim bir haberin çarpıtılarak yayınlanmasından ötürü o gün itibariyle ceketimi alıp çıkmıştım.

Aynı gazetede dönemin köşe yazarları; Özgün Kablo’nun alamadığı bir ihaleden ötürü yaşadığı “mağduriyeti”; “tam bağımsız” halleri ve “hür iradeleri ile aynı günde, konu edinmişti.

O gazetede ilk hocam Necdet Güngörsün’den edindiğim öğretilerden biri şöyle der:

Herhangi bir mahallede sorunu içeren haberlerin fotoğraflarında sadece sorun değil sorunla birlikte sorunu elleriyle işaret edip gösteren mahalleli ve/veya mahallenin muhtarı olmalıdır ki erk, idare çözüm üretmek için harekete geçsin.

Mustafapaşa Mahallesi, 735 Sokak’ta; adına kaza denilen “cinayette” 13 veya 14 yaşındaki lise birinci sınıf öğrencisi Cemil Kalyoncu’yu kaybettik, malum.

Kaza yerini ve kaza sebebini, kazaya sebep olan etkileri, sorunu aktarmak için o sokağa giderken ondan sebep Mustafapaşa Mahallesi Muhtarı Ayhan Baş’ı aradım…

Önce arabamın olup olmadığını sordu. Olmadığını öğrenince bacağının ağrıdığını söyleyip o yokuşu inip çıkamayacağını kaydetti…

Antiparantez; henüz yeni yeni toparlandığım malum durumumu bilenlere atfen; Gebze’de o sitemi söyleyeceği belki de son kişilerden biri, mesleki anlamda ise son kişiydim.

Kaldı ki muhtardı ve şuna kesin eminim ki muhtarlığa ilk seçiliş döneminde de, son seçildiği 2019 seçimleri öncesi süreçte de halka iyi ve kötü gününde yanlarında olacağı; taleplerinin başta belediye olmak üzere kamu kurumları tarafından yerine getirilmesi için köprü olacağını falan söylemiştir.

Ola ki ve kuvvetle muhtemel muhtarlığa yeniden aday olacaksa ve zaten adaylığını çoktan açıkladıysa, tekrarına gidecektir.

Muhtar gelmek zorunda mıydı?” diye soranlara gelsin.

Kanunen değil ama vicdanen, seçim dönemi verdiği sözlere atfen ahlaken, zorundaydı.

Tek yaptığı; kaza sonrası oluşan tepki ve taleplerden ötürü galiba belediye veya başka kurumdan ekip gelip bölgeyi incelemiş, ona eşlik etmiş.

Sosyal medya kullanmıyor veya Facebook sayfası yok. Ancak Facebook’ta kimi paylaşımlarda var.

Gebze Belediyesi eski Başkanı Adnan Köşker, 2023 seçimleri öncesi malum milletvekili aday adayı idi. Döneminin muhtarlarını, bu dönem de sürdürenleri kahvaltılı toplantıda ağırlamış: Ayhan Baş’ın bacağı ağrımamış olsa gerek, gitmiş.

Bir tezimi doğrulayan vaka; Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu süreçte; 2015 yılındaki “Büyük Kocaeli Mitingi” için daveti; İbrahim Aksu’dan almış.

**

Beni alsa nafile nafile / Yerime bir şey koyamaz / Yalvarsam da kal diye, kal diye / O yerinde hiç duramaz

**

Tespitim şudur ki;

Yerel seçimlerin muhtarlık ayağının, siyasetten bağımsız olduğu şekil itibariyle doğrudur ancak Türkiye koşullarında ve çivisi çıkmış siyasetinde, istisnai durumlar hariç siyasetin muhtarlık seçimlerine de müdahalesi malumdur.

Öngörüm şudur ki;

Ayhan Baş; tipik bir AKP’lidir ve o gün o sokağa şahsımla gelmeme sebebi söz konusu vakanın detayının haberleşecek olması siyaseten kısmen genel, ekseri yerel siyaseti hırpalayacaktır.

Ayhan Baş; partisine zeval gelmemesini; halka verdiği sözü çiğneme, bence halka ihanet pahasına tercih etmiş ve fotoğraf karelerinde gözükmek istememiştir.

Tek kelimeyle, yazıklar olsun.

Bu tavrıyla gırtlağına kadar çamura batmış, “Ahlak” denilen kavramdan tamamen uzaklaşmış Siyasal İslamcı Vahşi Kapitalizm’de belki önümüzdeki dönem partisinden Gebze Belediye Meclis Üyesi adayı olarak dahi “onurlandırılacak”;

Hiç ama hiç utanmadan hak etmiş gibi o koltukta işgal olacaktır.

Kirazpınar Mahallesi Muhtarı Mustafa Yılmaz, gibi.

Veya Darıca Sırasöğütler’in, her ne kadar aday gösterilmese veya seçilmese dahi teşebbüs etmeye yüzü olan Önder Baysal gibi..

Şahsım adına tek yapabileceğimi yaptım:

Ola ki bu yorumdan ve dünkü yorumdan haberdarsa; kuvvetle muhtemel haberdardır, tatil günü olan pazar gününü daha dünden, muhtemelen zehir zıkkım ettim ya da AKP’li ya, ne gam!

Bir ailenin, bir anne babanın yüreği yanmış, acımış.

Düzce, Yığılca’da bir köy, Gebze’de bir lise karalar bağlamış.

735 Sokak civarı karşılaştığım çocuklar, arkadaşları Cemil Kalyoncu’yu arıyorlar, anıyorlar. İçleri acıyor, ne gam.

Muhtar Ayhan Baş’ın, AKP’li Ayhan Baş’ın ayağı ağrıyor…

Yerelde, ulusalda; o çocuğu tanımayan ama haberini gören ağlıyor, ne gam..

Ayhan Baş’ın ayağı ağrıyor!

Kaymakallığından belediyesi, muhtarlığına bir ihmal Cemil Kalyoncu’yu toprağa gömdü.

Gazeteciliğim gereği; meslek ahlak ve etiği gereği hiçbir mahallede, hiçbir muhtardan yana taraf olamam ama şartlar gereği Mustafapaşa istisna..

Dilerim Mustafapaşalı;

Şayet Ayhan Baş yine aday olur ve çok adayla yarışırsa, Ayhan Baş’ın harici adaylardan biri seçilir de..

Cemil’i toprağa gömdük…

Mustafapaşalı seçmen;

Ayhan Baş’ı hiç olmazsa sandığa gömer!

Üç gün süren yorum dizisini; dünkü yorumumda söz verdiğim gibi bağlıyorum.

Değil otomobilim, motosikletim bile yok. Muhtarı vaka yerine taşıyamam.

Fizyoterapist de değilim, ayak bacak ağrısına çözüm olamam…

Haydi keyifli, mutlu pazarlar..

Onun arabası var, güzel mi, güzel? / şoförü de var, özel mi, özel? / Bastı mı gaza, gider mi, gider? / Maalesef ruhu yok / Onun için hiç mi, hiç şansı yok (Mustafa Sandal)