FIRSAT EŞİTLİĞİ MUTLAKA OLMALI...!

Pazartesi Günü CHP Genel Başkan Yardımcısı Doc. Dr. Selin Sayek Böke’nin GOSB konuşmasını izledim. Bu ülkenin nereye doğru savrulduğu konusu üzerinden önemli gelişmelerin altını çizdi. “Türkiye’nin sanayileşmeden ve bilgi toplumu olmaktan vazgeçmesi halinde gelir dağılımı daha çok bozulacak” ifadesini kullandı. Bu gerçekleri görmek için iktisatçı veya siyasetçi olmaya gerek yok. Çünkü gelişmeler herkesi ciddi ciddi kaygılandırıyor. Bunun nedeni ise üretimin olmadığı bir ülkenin katma değer yaratma imkanı yoktur. Anlayacağınız, üretim olmadan ne yurttaş zengin olabilir ne de devlet vergi toplayabilir. AKP iktidarının tek hedefi konut ve inşaat sektörüdür. Arsayı devlet veriyor, krediyi devlet sağlıyor, karı inşaat sektörü yapıyor. Dünkü yazımda akıllı sanayiden söz etmiştim. Nedir bu akıllı sanayi; Sanayileşme devrimi buharlı makinanın buluşuyla başlar. Daha sonraki evrede elektrik devreye girer. Bu işin üçüncü aşaması robotların üretilmesi ile yeni bir boyut kazanır. İçinde bulunduğumuz dönem için akıllı makinaların devreye girmesiyle yeni bir dalga başlamıştır. Tabiki akıllı fabrikalarla birlikte ortak aklı kullanan siyasete ihtiyaç var. Devletin vermiş olduğu teşvikler oy için siyaset için kullanılırsa bir kaç zengin türer dağıtılan teşviklerde amacına ulaşmaz. Eğer bu uygulama devam ederse tekstil, otomotiv, tarım daha da dibe vurur. Bu ifadeler bana ait değil. Doc. Dr. Selin Sayek Böke’ye ait. Eğitim sistemini bu kadar niteliksiz hale gelmesi ülkeyi teknik eleman bulmakta zora sokar. Milli Eğitim bürokratları Fen ve Bilimsel ağırlıklı liseleri İmam Hatip’e dönüştürmekle yarışıyor. Bunun en belirgin örneği FETÖ davasında yakalanan bir subay örgüte girerken “hocaya yemin ettik” demişti. “Yemini bozarsak günaha girer mi?”diye savcılık diyanetten fetva talep etmiş. Diyanette yeminin hiç bir önemi yok şeklinde fetva vermiş. Düşünün ki, eğitim sistemi hurafeler, korku ve yalanlar üzerinde kurulursa Dünya ile yarış etme şansımız kalmaz. Önceki gün genç bir kızımız iş görüşmesi için gelmişti. Kendisine bir kaç soru sordum, vermiş olduğu yanıt beni şaşırttı. Söylediği sözler aynen şöyle; “Üniversiteyi bitirdim, her yerde iş bulacağımı düşünüyordum. Ancak gittiğim her yerde bilgi, deneyim ve tecrüben var mı”? sorusuyla karşılaştığını söyledi. Haklı olarak gençler okudukları üniversiteyi, almış oldukları eğitim sistemini sorgular hale geldi. Bu korku ikliminde özgür insan özgür beyin yetişmez. Ancak yetişse yetişse biat eden gençler yetişir. Bu ülkenin genç bir nüfusu var. İşsizlerin çoğunluğu gençlerden oluşuyor. Eğer gelecekte gençlere fırsat eşitliği sağlayamazsak korkarım bizleri daha kötü günler bekliyor. Parası olanın çocuğu okur, iyi yerlere gelir. İmkanı olmayanlar ise hem cahil hem yoksul olarak yaşamını sürdürmeye terk edilir. Bu gidişle yoksullukta eşitlik sağlanır.