Et dönerde de taklit, tağşiş!

Sema Olkun Kopal

Pandemi için sağlıklı beslenme şart ama et dönerde de, et ve et
ürünlerinde de taklit ve tağşiş bitmek bilmiyor. Kışa girdiğimiz bugünlerde, başta Tabipler Odası olmak üzere bilim insanları grip salgını uyarısı yapıyorlar. Üstelik bir de içinde bulunduğumuz Covid-19 Pandemisi de eklenince bağışıklığımızın güçlü olması önem kazanıyor. Sağlıklı beslenmenin önemi artıyor.

 

Ancak ülkemizde gün geçmiyor ki, gıdalarda yeni bir taklit ve tağşiş
ortaya çıkmasın. Geçtiğimiz günlerde basın yayın organlarında et dönerde yapılan hileler geniş yer buldu. Dönere, maliyetini düşürmek için kanatlı eti, hatta daha da ileriye giderek kanatlı hayvanların baş ve ayaklarının katıldığı basında yer alan haberler arasındaydı. Yapılan bu hileler et ürünlerinde sık rastlanan taklit ve tağşiş olaylarındandır.

 

Hem et dönere hem de diğer et ve et ürünlerine lohusa şerbeti eklendiği de belirtildi. Farklı hayvan et ve parçalarının tadını baskılamak, ete özgü rengi oluşturmak için lohusa şerbeti hilesine başvurulduğu ifade edildi.
 

Et ve et ürünlerinde yaşanan bu hileler bitmek bilmiyor, bu yüzden
güncelliğini her an koruyor. Zaman zaman basına yansıması konunun bir süreliğine gündemde tutulmasını sağlıyor. Ancak ne sorumlular hakkında cezai işlemler, ne de sorunun çözümü için etkin yasal yaptırımlar konusunda kamuoyu vicdanını rahatlatacak ve sorunu çözecek ciddi bir adım atılmadan konu tekrar kapanıyor.

 

Et ve et ürünlerinde halk sağlığını tehlikeye atan hilelerse devam ediyor. Bu hilelere taklit ve tağşiş diyoruz. Taklit ve tağşişi kısaca şu şekilde tanımlayabiliriz:
 

Tağşiş: Gıda maddelerinin mevzuata ve izin verilen özelliklerine aykırı
olarak üretilmesidir. Kaliteli ürünler daha az kaliteli ürünler ile
karıştırılarak maliyet düşürülür, Haksız kazanç elde edilir.  Dana
sucuğa kanatlı eti karıştırılması, tereyağına bitkisel yağların
karıştırılması birer tağşiş örneğidir.

 

Taklit: Gıda maddesinin ve gıda ile temas eden malzemelerin kendisinde olmayan bir özelliğe sahipmiş gibi gösterilmesi, yani başka bir ürünün aynısıymış gibi gösterilmesidir. Ambalajına bakarak bal olduğu izlenimi veren ürünün bal aromalı şurup olması, bitkisel yağlara tereyağı aroması katılarak tereyağıymış gibi pazarlanması örneklerden sadece bir kaçıdır.


5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 31’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen firmaların kamuoyu ile paylaşılabileceği belirtilir. Bakanlık da dönem dönem taklit ve tağşiş yaptığı belirlenen firma ve ürünlerini bir liste halinde resmi internet sitesinden yayınlamaktadır. Halkımız da basın yayın organlarında ve meslek örgütlerinin açıklamalarında yer aldığı kadarıyla bu listelerden haberdar olmaktadır.


Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı yayınladığı taklit ve
tağşiş listesinde 91 firmaya ait 113 parti ürünü ifşa etti. Bu listede
et ve et ürünlerinde yapılan tağşiş, geçmiş listelerde de belirttiğimiz
gibi yine başı çekiyor.


Kıyma, döner, sosis, salam, sucuk gibi et ürünlerinde kanatlı eti
kullanımı dikkat çekiyor. Yani halkımıza yüzde yüz dana etinden
üretilmiştir diye satılan bu ürünlerin içerisinde kanatlı eti bulunuyor.
Yani bir tağşiş yapılmış oluyor. Ambalajlı ürünlerde farklı etler
kullanılarak çeşitli ürünler elde edilebilir. Fakat bu durumun ambalajda açıkça belirtilmesi gerekir. Tüketicinin Etiketleme ve

Tüketicileri Bilgilendirme Yönetmeliğine göre, yediği ürün hakkında bilgi sahibi olma hakkı vardır. Tüketicinin doğru bilgilendirilmesi yasal zorunluluktur.
 

Döner, köfte, lahmacun gibi ürünlerde sakatat kullanımının yanı sıra tek tırnaklı hayvan eti, domuz eti vb. tespit edildiği açıklanıyor.
Ayrıca kimi bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda, piyasada
satılmakta olan kürlenmiş et ürünlerinde, sucuk, sosis, salam gibi
ürünlerde koruyucu olarak kullanılan nitrit-nitrat kalıntı miktarının
yasal olarak izin verilenin üstünde olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde et
ürünleri açısından incelendiğinde, Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı
Maddeleri Yönetmeliği’ne göre, üretim sırasında kullanımına izin verilen en yüksek sodyum ve potasyum nitrit miktarı sterilize et ürünleri hariç 150 mg/kg, sterilize et ürünlerinde ise 100 mg/kg, sodyum ve potasyum nitrat miktarı ise fermente sucuk ve pastırma hariç 150 mg/kg düzeyindedir.


Sağlık üzerine olumsuz etkileri kanıtlanmış bu kimyasalların kullanım
oranları ve kalıntı miktarları ile ilgili olarak kontrollü üretim
yapılması ve üretim sonrası denetimler büyük önem teşkil etmektedir. Yine köfte yapımında kıyma yerine soya kıyması, soya eti gibi malzemelerin kullanılması; parça ete kimyasal enjekte edilerek etin hacim ve ağırlığının arttırılması da en sık karşılaşılan gıda
hileleridir.

 

Yaptırımların yetersiz olması sebebiyle, bazı firmaların birçok kez
kamuoyuna duyurulmalarına rağmen taklit ve tağşiş yapmaya devam ettiği görülmektedir. Peki, bu durumda halkımıza güvenilir yerlerden et ve et ürünleri tüketin. 10 liraya et döner olmaz, 10 liralık et döneri yemeyin, demek çözüm müdür? Yeterli midir?

 

Hayır. Bakanlığın açıkladığı hileli ürünler listesindeki gıdaları tüketmek
zorunda kalan zaten yoksul ve emekçi halkımızdır. Ekonomik olarak daha iyisini, “markalısı”nı almaya gücü yetmediği için bu ürünlere,
içeriğinde ne olduğunu bilmeden yönelmek zorunda kalmaktadır.

Gıda dolandırıcılarının ürettiği ve pazarda, markette, erişebildiği her yerde daha ucuz fiyatlarda satışa sunulan bu ürünlere ekonomik gücü yettiği için bu ürünleri almak durumunda kalır. Yani sorunun bir yönü
ekonomiktir.

 

Sahte gıdaların, insanların kolaylıkla erişeceği her yerde, raflarda
rahatlıkla satılamaması gerekir. Bunun için de tarladan sofraya gıda
ürünlerinin tüm üretim aşamalarında tam kontrol sağlanmalıdır. Tam
kontrol için tam denetim şarttır. Bugün denetimle ilgili kurumlardaki
denetçi sayısı yeterli değildir. Sadece mevzuata, vicdanına ve meslek
etiğine dayanarak denetim yapan, yeter sayıda gıda mühendisi ve ilgili diğer branşların kamuda istihdamı sağlanmalıdır.

 

Özel sektörde gıda mühendisi istihdamının yaygınlaştırılmasına yönelik mevzuat çalışmaları yapılmalıdır. Bu meslektaşlarımızın iş güvencesinin işverenin iki dudağı arasında olmadan, işini tamamen mevzuata ve kendi vicdanına, mesleki etik kurallarına göre yapabilmesinin önü açılmalıdır.
 

Gıdalarda hile, taklit, tağşiş yapanlara caydırıcı cezalar verilmeli, bu
kişi ya da kurumlar derhal gıda üretiminden menedilmelidir. Halk
sağlığının şakası olmaz. Sağlıklı beslenme, gıda güvenliği ve bunlarla
bağlantılı olarak güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın önemi
içinde yaşadığımız Pandemi döneminde bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Gıda Mühendisi

GIDAMO Kocaeli Temsilciliği Başkanı