Açıklamada, 2025’in “aile yılı” ilan edilmesiyle birlikte kadınların yeniden “ailenin taşıyıcısı” ve ucuz işgücü olarak tanımlandığı, erken evlilik söylemlerinin yeniden dolaşıma sokulduğu, LGBTİ'lerin hedef gösterildiği hatırlatıldı. Kadınlara “aile yaşamı ile uyumlu iş” vaadiyle dayatılan yarı zamanlı, düşük ücretli ve güvencesiz çalışma rejiminin, kadınları hem ekonomik hem de sosyal açıdan daha da kırılgan hale getirdiği vurgulandı.
Açıklamada kadın cinayetlerindeki artışa dikkat çekildi. 2024 yılında 394 kadının öldürüldüğü, 2025’in ilk 10 ayında ise 235 kadın cinayetinin yaşandığı belirtildi. Parti, koruma kararına rağmen öldürülen kadınların sayısının arttığını, şüpheli kadın ölümlerinin kapatılmaya çalışıldığını ve faillerin devlet mekanizmaları tarafından korunabildiğini ifade ederek, “Devlet kadınları korumuyor, sorumlular aynı ihmal politikalarını sürdürüyor” dedi.
"GÜVENCESİZLİK ŞİDDETE DÖNÜŞÜYOR"
Açıklamada artan çocuk işçiliği, MESEM uygulaması üzerinden ucuz işgücü yaratılması ve çocuk işçi ölümleri de eleştirildi. Kadın işçilerin en güvencesiz işlerde çalıştırıldığı, mobbing ve tacizin yaygın olduğu, performans baskısı ve denetimsizlik nedeniyle kadınların iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına sürüklendiği ifade edildi. Dilovası’nda yaşamını yitiren kadın işçiler, Digel ve Tokat Şık Makas direnişleri, kampüslerde ve yurtlarda yaşanan şiddet olayları, kadın emeğinin ve bedeninin her alanda tehdit altında olduğunun örnekleri olarak sıralandı.
"HİÇBİR KADIN YALNIZ DEĞİL, ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ VAR"
Parti açıklamasının sonunda şu ifadeler yer aldı: “Bugün yönetenlerin kadınlara reva gördüğü değil, insanca bir yaşamı savunma zamanı. Güvencesizliğe, şiddeti meşrulaştıran ‘ahlak’ politikalarına, patron baskısına, devletin ihmaline karşı yan yana gelmek her zamankinden daha acildir. Şiddetsiz, eşit ve özgür bir yaşamın güvencesi kadınların birlikte mücadelesidir. 25 Kasım’da alanlara çıkalım, mücadeleyi büyütelim.”