‘’El Verin Birbirinize El Verelim Birbirimize’’

Halil Yeni

28 yaşındaydı Tugay Adak, yaşamın henüz baharındaydı. Bir yaya üst geçidinden D-100 karayoluna atlayarak hayatına son verirken ondan geriye hüzünle yazılmış bir mektup kaldı. ‘’AKP'nin liyakatı, beceriyi yok saydığı memurluk sisteminde milyonlarca genç gibi benim de torpilim olmadığı için kendime yer bulamadım. Belki hata bendeydi belki babam ensesi kalın biri değildi. Halbuki bir günde memur olup liyakat sahibi olanların ülkesinde ben liyakatsiz kaldım.’’

 

Tek eleştirisi ülkeyi yönetenlere değildi Tugay Adak’ın. Kartepe Belediyesi CHP meclis üyesiydi ve öyle erdemli bir incelikle sesleniyordu ki parti ‘’büyüklerine’’ yeryüzünün tüm devleri bile pire kalırdı bu yüceliğe. ‘’Partisi için gözünü kaybeden Tugay artık canını da kaybetti. Şimdi gönül rahatlığıyla sizin olsun koltuklar, o kırmızı plakalar, o plazalar.. Gençler sayesinde kazanılan o parti meclisi koltukları, İl Başkanlığı koltukları sizin olsun. İmkanlar sizin olsun... Vaatler, yalan rüzgarları sizin. Ama bu son olsun! Kimsenin sonu benim gibi olmasın, ders olsun herkese! Hiçbir genç arkadaşım benim yaşadığım buhranları yaşayıp, içinden çıkılmaz girdaplara girmesin. El verin birbirinize, el verelim birbirimize..’’

 

Adıyaman'dan Kocaeli’ye çalışmak için gelen İnşaat işçisi Ünal Çetinkaya henüz 25 yaşındaydı. Ömrü açmakta olan bir fidanın dalındaydı. Çalıştığı inşaatın 5. Katından kendisini boşluğa bırakarak intihar ederken ondan geriye bir sosyal medya paylaşımı kaldı. "Evet, son saatler bunu yapmak hayatımda hiçbir zaman yapmak istediğim bir şey değil ama artık olmuyor, nefes alamıyorum, ruhen ölüyorum, beynimde düşüncelerim beni yiyip bitiriyor. Kocaeli'ye gelirken diğer arkadaşlar gibi intihar edeceğimi hissetmiştim. Burada hayatıma son vereceğimi biliyordum. Son zamanlarda maddi sorunlardan dolayı neler yaptığımı bilmiyordum.’’

 

26 yaşındaydı Ahmet Tarı. Gözleri gün doğumundaydı. İşsiz kaldığı için psikolojisi bozulup kendisini bir elektrik direğine astığında Kocaeli basının tek merakı ‘’işten mi çıkarıldığı? yoksa kendi rızasıyla mı ayrıldığıydı?’’ 32 yaşındaydı Samet Özer, dante gibi ortasında bile değildi hayatın. Yaşadığı evde kendisini asarak yaşamına son verdiğinde ondan geriye acı ve gözyaşı kaldı. 28 yaşındaydı Kadir Gündüz. Evliydi. Ticaretle uğraşıyordu. 23 yaşındaydı Mustafa Özyıldız, ardında yaşanmamış uzun yıllar kaldı. 62 yaşındaydı Ahmet Orhan, evli, 2 çocuk babasıydı. 

 

Kocaeli’nde bir haftada yedi insan, yedi can, intihar ederek hayatını kaybederken onlardan geriye ekonomik zorluk çektiklerini bildiren mektuplar, baş edilemeyen psikolojik sorunlar, cevaplanamayan sorular, acı ve gözyaşları kaldı. 

 

Bazen emekçiler her geçen gün ağırlaşan hayat koşulları yada bozulan toplumsal ve sosyal ilişkiler karşısında yaşamlarını sonlandırmayı tercih ediyor. Oysa yaşanılan sorunlar karşısında birlik olunmalı, örgütlenilmeli, insanlar yalnız bırakılmamalı ve o insanlar da kendilerini yalnızlığa bırakmamalıdır. Yaşamlarımızı değil yoksulluğu, toplumsal ve sosyal sorunları yaratan sistemi sonlandırmalı bunun içinde birlikte mücadele edilmelidir. Turgay Adak’ın dediği fakat ne yazık ki yapamadığı gibi ‘’Hiçbir genç arkadaşım benim yaşadığım buhranları yaşayıp, içinden çıkılmaz girdaplara girmesin. El verin birbirinize, el verelim birbirimize..’’

 

Hadi uzatın ellerinizi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.