Edepsizlik üzerine (3) !...

 

 

Başbakan’ın Danıştay’ın kuruluş yıldönümündeki sözlerine tepki gösterdiği TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ifadeleri çok netti.

Gezi olayları sırasındaki polisin saldırgan tavrına ‘’benim destan yazan polisim’’ ifadeleriyle sahip çıkan ve 1 Mayıs kutlamaları için o güce dayanarak bir ay öncesinden ‘’yassak hemşerim’’ diyen Başbakan’ın duruşunu da eleştiren TBB Başkanı Feyzioğlu, konuşmasının o bölümünde şöyle vurgu yapıyordu:

‘’2011 senesinde Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına açılmasını mutlulukla karşılamış idik. Hatırlanacak olursa, 2011 ve 2012 senelerinde Taksim’de coşkulu kutlamalar gerçekleşmiş, hiçbir olay olmamıştı. Bu sene, Anayasa’nın 34. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarına aykırı olarak getirilen yasak ise, halkı polisle çatıştırmak isteyen provokatörlere uygun iklimi hazırlamış, artık görmek istemediğimiz pek çok üzücü olay yaşanmasına sebebiyet vermiştir. Maalesef polis, şiddete başvuran ile barışçıl gösteri hakkını kullanmak isteyenleri birbirinden yine ayırmamış, orantısız güç kullanımı yoluna gitmiştir.’’

Feyzioğlu’nun konuşmasında, Başbakan’ı çileden çıkartan önemli bir bölüm de Van’daki depremzede ailelerin konteyner kentteki yaşamları hakkında seçtiği sözcüklerdi.

İşte o sözler…

‘’Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Alinize ve buradaki muhterem heyete iletmek üzere, üzerimde bir selam borcu var. Van’da konteyner kentte yaşamaya devam eden kiracıların selamı. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet, yurttaşın barınma ihtiyacını gidermek zorundadır. Deprem, kiracı-mal sahibi ayrımı yapmadan binaları yıkıp insanlarımızı öldürmüş, deprem konutları ise öncelikli olarak mal sahiplerine ve yalnızca bir kısım kiracıya ise kurayla tahsis edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bu insanlarımızın mağduriyetini giderebilecek kudrete kuşkusuz sahiptir. Basit bir yönetmelik değişikliğiyle bile çözüm bulunabileceğini düşündüğümüz bu sorunun kısa sürede giderilmesini dileyerek bu selamı sizlere iletiyorum.’’

Bu sözlere tepkinin anlamı, ‘’biz her şeyi iyi bilir ve yaparız’’ ukalalığıdır…

Marmara depremini yaşamış bir kişi olarak, Van depremi sonrası bölgeye gidip gerekli incelemeleri de yaptığımın bilinmesini isterim. Marmara depreminde, kiracı depremzedeler kooperatif örgütlenmesi altında uzunca bir dönem mücadele vererek TOKİ’nin yaptığı evlerden edinme olanaklarına kavuştu. Van’da ise durum henüz böyle değil. Dolayısıyla Feyzioğlu’nun söylediklerinin eksiği vardır, fazlası yoktur.

‘’Edepsizlik yapıyorsun’’ ifadesiyle tepki gösteren Başbakan’ın ise bürokratlarınca yanlış bilgilendirildiğine artık eminim. Çünkü, oradaki gerçek tabloya ait ayrıntılardan haberdar olmadığı görünüyor.

Bölgeye iki üç kez gidip miting yapmak, örnek olarak seçilen bazı deprem konutlarını gezip buraya özenle yerleştirilmiş 3-5 aileyle diyalog kurmak, sorunun tamamen çözüldüğünün kanıtı olamaz. Çözümü eksik kalanları, bürokratları da korkudan kendisine iletemediği için, eksik enformasyonla tepki göstermesi de havada kalıyor.

Daha nesnel bir bakış açısı hem kendisinin sağlığı hem de toplumdaki gerilmenin giderilmesi açısından önemli.

Denenirse, kayıp olmayacağına eminim…

 

(Sürecek)