EDEBİYAT’TAN BİR SAYFA

Tuncer Altunbulak

Sürgünde olduğu bir dönemde bir dostu Puşkin’e yazdığı bir mektupta sen Rusya’nın onurusun, şiirlerini çok beğeniyorum ama kurulu düzene ve ahlaka isyan eden yazılarından iğreniyorum. Kabiliyet hiç önemli değil. Önemli olan ahlaktır. Puşkin Rus edebiyatının temel taşıdır. İyi ki doğmuş ya doğmamış olsaydı. Büyük edebiyatçılar Puşkin gibi soylu atlar gibidirler. Gelecek kötülükleri herkesten önce hissederler. Dünyanın büyük edebiyatçıları Dostoyevski Rusya’da olan 1917 Ekim devrimini yüzyıl önceden vermiş. Bunu da Ecinniler isimli eseriyle dünyaya duyurmuştu. Büyük edebiyatçıları bilinçli halklar yaratıyor. Nazım Hikmet’i ve Mehmet Akif’i yaratan halkımız gibi Mevlana, Pir Sultan, Hacı Bektaş Nesimi gibi daha nice büyük edebiyatçılar yaratmıştır Türk Halkı. Çünkü edebiyat halk bilincidir. Bu bilinci güzel bir dille anlatanlarda edebiyatçıdır. Dünyanın büyük edebiyatçılarını var eden Türk halkı bu gün edebiyat anlamında çok da iyi bir durumda değil. Her yıl binlerce kitap öykü hikaye tiyatro eseri yazılıyor ama okunmuyor. Çünkü okuyucu yok. Sebebi bilinçli okuyucu yaratacak eğitim yok. Ülkemizin entelektüeli yok. Aydını yok. Bilinçli bir işçi sınıfı yok. Tolstoy büyük bir edebiyatçı içine doğduğu toplumu ve o dönemi romanlarıyla dünyaya anlatmış. Savaş ve barış isimli romanı dünyanın en büyük romanıdır. Osmanlı hiç mi savaş yapmamış? Mesela Rus-Osmanlı savaşı biri çıkıp bu roman yazıp bu savaşı Tolstoy gibi neden anlatamamış dünyaya? Sanatçılar sıradan insanlar değildirler bizim sanatçılarımızın hepsi normal olmaya çalışmışlar. Ünlü Fransız şair Kavafis bir genel evinin üst katında oturur her sabah işine giderken komşularını selamlar aynı işi akşam dönüşte de yapar. Bir gün cahil bir patroniçe şaire olan sende ibnelik var mı? Deyince kıyamet kopar. Kadınlar, patronlarını protesto ederler ve kovarlar. Bu ülkenin dilencilerini sokakta yatan insanlarını tanımaktan onur duyuyorum. Doğarken hiç kimse fahişe yada dilenci, işsiz yada hastalıklı doğmuyor. İnsanlarımızın bir kısmı ne yazık ki bir birlerini anlamada zorluk çekiyor. Birbirlerinin işlerini kolaylaştırmıyor. Buna dayanamıyorum. Birkaç gün önce bir tanıdıkla sokakta konuşuyordum. O an yanımızdan başka bir tanıdık geçti. Biraz sonra da onunla karşılaştım. Hem beni hem o arkadaşı ima ederek. Ne konuşuyordun o pörtlek gözle tabi çok kötü oldum. İnsanlar birbirlerine kepçe kulak, şişko patates, dört göz gibi incitici sözler söylüyorlar. Yahu Allah hepimizi farklı farklı yaratmış. Kimimiz siyah kimimiz sarı kimimiz beyaz. Bu renklerimizden ve farklı fikirlerimizden dolayı birbirimizi aşağılamamız mı gerekiyor? Allah bunu kabul eder mi? Farklılığımız zenginliğimizdir. Kabı ayrı olan yemeklerin tatları farklı farklıdır bu yüzden yemeklerimizin hepsinin tasları ayrı ayrıdır. Bir birlerimizi aşağılamak yerini ülkemize güzel şeyler katalım barışı, kardeşliği ve özgürlükleri genişletelim. Sevgiyi büyütelim. Kadınları kendimizle eşit görelim onlara saygı gösterelim hastalarımızı ziyaret edelim. Yaşlılarımıza yardım edelim. Kimseyi dilinden, dininden, inancından, renklerinden, düşüncelerinden ve davranışlarından dolayı fakir görmeyelim.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.