ÇOCUK ÖLSEM

Fatoş Özut Kırtay


"Öyle bir ölsem, öyle bir  ölsem  çocuklar,
 Size hiç ölüm kalmasa."
 
"Elazığ'ın Karakoçan İlçesi'ne bağlı bir köyde yaşayan S.A. 8 yaşındaydı. 
Yedi yıl boyunca yüzlerce kez 20 erkeğin tecavüzüne uğradı.
Annesi bile onu suçladı.
Tüm köyün sessiz kaldığı vahşetle ilgili sanıklara 22 yıla kadar hapis istendi."
 
"Siirt'in Pervari ilçesindeki YİBO’da okuyan 13-14 yaşındaki 8 öğrenci,
iki ve üç yaşındaki iki bebeğe tecavüz etti.
Bebeklerden birini havuzda boğarak öldürdüler, derede ölüme terk ettikleri bebek ise kurtuldu."
 
İki ayrı haber...
İkisinde de  çocuklar...
Ölen, öldüren çocuklar...
Oysa masumiyet, çocuk demektir.
Onlar çocuklarımız...
Mutluluk, umut, gelecek dediğimiz en değerli varlıklarımız.
Kötü dediğimiz dünyaya katlanmamızı sağlayan  pamuk ipliklerimiz.
Savunmasız, şefkate muhtaç, minik varlıklar...
8 yaşında bir çocuk...
Küçücük, dünyadan habersiz, masum bir ÇOCUK!
Sadece 8 yıllık bir yaşamışlığı olan bir insan yavrusu...
13-14 yaşında ki çocukların 2-3 yaşındaki çocuklara yaptıkları akıl almaz zulüm!
Bu haberleri  okuduğumda inanamadım diyemeyeceğim.
Çünkü bu güne dek bunun gibi nice haber okuduk..
Ancak, hep yaptığımız gibi o an üzüldük, sonra unuttuk.
Belki okurken yüreğimizin olduğu yerde bir sızı duyduk.
Çok sürmeden geçti, işimize gücümüze döndük.
Her zaman olduğu gibi...
Bize, insan diye adlandırılan varlıklara neler oluyor böyle ?
Bu yaşananlar, aklımızın bittiğini ve tamamen sustuğunun kanıtıdır...
Nedenlerinin saptanıp, çözüm süreci başlatılmadığının ispatıdır.
"Anayasa, insanların yaşama hakkını ve bedensel bütünlüğünü koruma altına alır. 
Bedensel bütünlüğün ihlalinden birisi de şiddettir.

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa,

şiddet gören veya görme tehlikesi altında yaşayan kadınları ve aile bireylerini korumayı amaçlıyor.

Şiddet yasası şiddeti önleyici, saldırganları caydırıcı ve şiddete maruz kalan kadını, çocuklarını, yakınlarını ve şiddetin tanıklarını etkin biçimde korumak için düzenlendi.

Örf, adet, namus, gelenek, dinsel inanış, şiddet gerekçesi olamaz. "

Şiddetin, hızla tırmanarak artmasını gösteren bu tablolar, anayasanın ciddi

yaptırım eksikliğini gösteriyor.

Hem de korkutucu düzeyde eksik...

Bu istismarların nedenleri şöyle saptanmış:

-İstismarın yaşayan çocuğun ailesinde çatışma, mutsuz evlilik ve sözlü şiddetin varlığı.

-Üvey anne veya baba.

-Aile içerisinde eşit karar alma dağılımının olmaması.

-Ailenin yaşadığı ekonomiksel ve ani değişmeler etrafında doğan sıkıntılar.

-Ailelerin toplumsal organizasyonlara karşı kayıtsız kalması.

-Geleneksel aile yapısı ve fiziksel cezalandırmalar

Dünyada çocuk şiddeti % 1- % 10 arasında değişirken, ülkemizde bu oran inanılmaz yüksek!

Yüzde 10-53 arasında...

Türkiye'de çocuk istismarına ceza söz konusu olmasına rağmen, ihmali bir suç teşkil etmiyor.

Bu nedenle birçok uygar toplumda olduğu gibi, suç işleyen küçük çocuğun ailesi veya ebeveynleri suçlu sayılmıyor.

Şiddete dair çok ciddi sorunlarımız olduğu, su götürmez bir gerçek...

Buna yönelik neler yapılmadığı da ortada...

Öyle medya önünde  çıkıp da;

 

"Size karşı mahcubuz çocuklar!"

  Demekle olmuyor...

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.