Cinnet toplumu

HANİFİ SURUN

 

Önceki gün gazetede gazete sayfalarını yaparken birden telefonum çaldı.

 

Telefonun ucunda olan gazetemizin genel yayın yönetmeni Sayın Ahmet Zeki Ayar Gebze’de bir olayın olduğunu ve ölenlerin olduğunu söyledi.

 

Hemen olayla ilgili olarak bir araştırma yapmaya başladım.

 

Kısa sürede olayın nerede olduğunu öğrendim.

 

Olay Gebze Osman Yılmaz Mahallesi’nde meydana gelmişti.

 

Hemen Gebze Osman Yılmaz Mahallesi Muhtarı Sayın Musa Uslu’yu aradım.

 

Mahallesi Muhtarı Sayın Musa Uslu İstanbul’da olduğunu ve yaşanan olayla ilgili olarak bir bilgisinin olmadığını söyledi.

 

Muhtardan bilgi alamayınca başka haber kaynaklarımı aradım.

 

Yaşanan olay korkunçtu.

 

Aynı apartmanda oturan komşular arasında çıkan tartışma kavgaya dönüşmüş ve olayda bir kişinin hayatını kaybetmişti.  

 

Önceden husumetli olan komşular arasında çıkan tartışma biranda kavgaya ve kavganın sonunda dün itibariyle en son 2 kişi yaşamını kaybetmişti.

 

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı dilerim.

 

Yaşanan olayın detayları daha sonra aydınlığa çıkacaktır.

 

Ancak benim değinmek istediğim konu toplum olarak cinnet geçiren boyuta geldik.

 

Ekonomik sıkıntılar ve ardından pandemi ile birlikte insanların psikolojisi iyice bozulmaya başladı.

 

Yakın çevrenize şöyle bir bakın.

 

İşyerinizdeki arkadaşlarınıza, aynı apartmanda oturduğunuz komşularına, aynı otobüste yolculuk ettiğiniz insanlara veya yolda yürürken insanlara şöyle bir bakın.

 

Dikkat ederseniz insanların yüzünde bir öfke ve gerginlik hakim.

 

Her an kavga etmeye veya tartışmaya hazırlar.

 

Bu konuyla ilgili olarak geçtiğimiz cumartesi günü yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.

 

Bir haberin araştırmasını yapmak için Gebze Mustafapaşa Mahallesi’nde incelemelerde bulunuyordum.

 

İnceleme yaparken biran yolda yürüdüğümü unutmuşum.

 

O esnada 41 T 3306 plakalı bir taksi neredeyse bana çarpıyordu.

 

Taksiciye dönüp “Neredeyse çarpacaktınız” dedim.

 

Taksici de son derece sinirli bir şekilde “Yolda yürüyorsun” diyerek bağırdı.

 

Bende “Farkında değildim. Bu kadar bağırmak yerine özür dilerim” deyince.

 

Bu kez taksici daha da bağırarak, “Sen ne diyorsun” deyince sustum.

 

Taksicinin yanına giderek bağırmamasını ve özür dilediğimi söyledim.

 

Şimdi bu küçük olayda bile ben de sesimi yükseltsem kesin tartışma kavgaya dönüşecekti.

 

Oysa yapmamız gereken sakin olup aklımızla hareket etmektir