Çerkezoğlu’na müdahale… Dursun’a iftira.. AKP nereye?

Aktan Uslu

30 Ekim Cuma… Gebze Rantsal Dönüşümle Mücadele Platformu’nun hukuk danışmanı Avukat Recep Dursun, Hürriyet Mahallesi’nin tapu bekleyişi içindeki sakinleri ile malum toplantısı gerçekleşir.

 

02 Kasım Pazartesi… Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, 18 ay aradan sonra ilk basın toplantısını düzenler. Döneminin ikinci basın toplantısıdır.

 

Soran eden olduğundan ötürü belirtmek durumundayım. Aynı gün saat 11.00’de Dilovası Belediye Meclis toplantısından sebep katılamadığım bir toplantı oldu.

 

04 Kasım Çarşamba... Gebze yerel basınına servis edilen belediye haberine göre Başkan Büyükgöz tapu problemli mahallelerimizden Yavuz Selim’de, “sokak sokak gezerek” vatandaşlarla sohbet eder. Yavuz Selim turunun basında yer aldığı tarihten sebep turun 03 Kasım Salı günü gerçekleştiği tahmin ediliyor.

 

**

 

Büyükgöz’ün basın toplantısından kimi söylemlere göz atalım…

 

Hayatımda en sevmediğim şey insanların mülkiyet hakları üzerinden siyaset yapılmasıdır. Mülkiyet hakkı üzerinden siyaset yapmak kadar ucuz bir siyaset anlayışı yoktur.”

 

Geçmişte aynı şeyi Mevlana Mahallesi’nde de yaptılar. Vatandaşın 300 TL’ye alacağı yerleri mahkemeye taşıyarak 900 TL’ye almalarını sağladılar. Vatandaşlardan da ayrıca 5-6 milyon TL avukatlık ücreti aldılar, burada da bunu yapmanın peşindeler. Masum insanlar üzerinde siyaset yapıyorlar. Vatandaşlara he zaman kapımız açık.”

 

Kimsenin, hele ki bir avukatın avukatlığını yapmak gibi durumum, konumum yok.

 

Tekrar ederim… “Tarafsız basın” diye bir basın biçimi, “Tarafsızım” deyip taraf olduğundan bi’haber basın dâhil olmak üzere yerelimizde, ülkemizde, dünyamızda yok oğlu yok.

 

Objektiflik var.

 

Pratikte zaten sergiliyorum ama teoride de ifade etmem gerekirse, bu meselede tapu mücadelesi veren halktan yana tarafım ve meslek ilkesi gereği elimden geldiğince, objektifim.

 

Cuma akşamı sosyal medyadan canlı yayınlanan… Gebze Belediyesi ilgili bürokratlarından Şaban Sarıay’ın da izlediğinin söylendiği o toplantıya dair tüm detayları haberleştiren biri olarak Büyükgöz…

 

Halka imzalatılan ve AKP tipi belediyeciliğe rağmen basına sızan sözleşmeye dair, bi’şi dememiş.

 

“Devlette devamlılık esas” gerçekliğinden sebep ne Adnan Köşker’in, “Tapular çekmecede” ne kendisinin, “Önce tapu sonra yapı” sözlerine değinmemiş.

 

Gebze Belediyesi’nin dikkatinden kaçmış olamaz.. Sosyal medyadaki canlı yayında da, dörde böldüğüm haber çalışmamda da var: Yurttaş kaygısına ve özellikle bölgede yüksek olasılıklı bir rant planı şüphesine, oralı bile olmamış.

 

Toplantıyı izlemedim ama toplantıya katılan birkaç arkadaştan edindiğim duyuma göre, önemli bulduğum üç detayı pas geçmiş.

 

Bu arada bir de içinde bulunduğum camiaya iğneleme olsun..

 

Soran gazeteci olmuş mu?

 

Galiba olmamış ve günümüzde Gebze Yerel Basını’nın halinin bir göstergesi ve ayrı bir yorum konusudur.

 

Cuma akşamki toplantıda Recep Dursun, Zinnur Büyükgöz’ü ismini ifade ederek eleştirirken Büyükgöz’ün Dursun’u örtülü şekilde ve “iftira” boyutunda eleştirmesi, ilginçtir.

 

İktidar partili Büyükgöz de mi memleketteki baskı ortamından endişe etmektedir!

 

Büyükgöz de endişeliyse, “Pes artık”tır yani.

 

Hürriyet Mahallesi sakinleri Avukat Dursun’a, “Dava açalım mı?” diyor.

 

Dursun, “İmar durumu olmayan yere dava açılmaz, açmayın” diyor.

 

         

Çayırova Sazlıdere’de Şevki Demirci döneminde hazırlanan projede ticari olarak yer alan Zinnur Büyükgöz..

 

Dursun’u meselenin rantçısı olmakla suçluyor.

 

Şunu da belirtmek isterim ki Büyükgöz’ün şirketinin Sazlıdere projesinde ticari olarak yer almasında bence abes bir durum yok.

 

Ya da çok çok, “AKP’li belediye AKP’liye vermiş işi yine” dersiniz, ötesi yok.

 

Sazlıdere şimdi Bakanlığın elinde.

 

Sazlıdere’de o dönem hazırlanan ama hayata geçmeyen projeden gelir edinen Büyükgöz..

 

Dava açmayın. Yerin imarı yok” diyen Avukat Dursun’u rantçılıkla suçluyor.

 

Bir de bu meselede trajikomik bir detay daha var..

 

CHP malum çok sesli, çok renkli, çok ekipli bir parti ve Dursun da CHP içinde bir duruşu temsilen bir ekibin içinde.

 

Diğer ekip veya ekiplerde yer alan bazı CHP’liler de Dursun’u söz konusu mücadele ve çabalarından sebep, rantçılıkla suçluyor..

 

Kaynakları ve dayanakları: AKP

 

**

 

Zaten 2002 öncesi Milliyet Gazetesi’nin göbeğinde yer alan bir haber ve haber fotoğrafında, Erdoğan’ın bindiği uçaktan sebep belliydi..

 

Sermayenin partisi olacağının işaretlerini o zamanlardan veren AKP..

Üstelik İzmir’de hala enkazın altında bir umut canlı insan arandığı bir süreçte torba yasa ile emekçinin kıdem tazminatına göz dikti.

 

1999 Marmara depremi sürecindeki mezarda emeklilik vakası da malumunuz.

 

E hani Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı!!!

 

Ve Ankara’da TBMM önünde gerçekleşecek DİSK’in basın açıklamasına o polis müdahalesi.

 

BMİS Genel Merkez yönetiminden Hami Baltacı’nın gözaltına alınması.

 

DİSK’in kendi araştırmasına göre yüzde 50’den fazla oranda Cumhur İttifakı seçmenine/üyesine sahip DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’na yönelik polis tavrı..

 

Diğer tarafta 50 yıl öncesine dair unutulan, unutturulmak istenen bir mazi:

 

15-16 Haziran 1970: Büyük işçi direnişi..

 

İki gün süren ve ayaklarından biri Gebze olan o yürüyüşte önemli bir kısmı AP/Demirel seçmeni olan DİSK işçileri DİSK’in kapatılmasına karşı sokağa indi, yürüdü. Gebze’den de Kadıköy’e yürüdü.

 

Günümüzde adece Gebze Bölgesi’nde sendikal örgütlenme sonrası işçi çıkartmalarından ötürü direnişin başlatıldığı ve sürdüğü fabrika sayısı.. Dört.

 

Hem Anayasa hem de pandemi sürecinde pandemi dönemi yasası çiğneniyor.

 

AKP genel ve yerel iktidarında olmayan “yüreklerin” kulakları sağır!

 

Varlığını genelde; baskı ve giderek sertleşen biçimiyle diktatörlük sınırında..

 

Yerelde halka yalan üstüne yalan söylerken yüksek olasılıklı çamur, iftira ile sürdürmeye kalkışan AKP nereye..

 

AKP iktidarında, Türkiye nereye…

 

Gebze nereye?

 

Gelinen aşamada

 

Ya 12 Eylül’de temeli atılan vahşi kapitalizm ve neo liberalizmin günümüzdeki sürdürücüsü AKP için, “Sonun başlangıcı” başladı veya zaten başlamıştı..

 

Ya da önümüzdeki genel ve yerel seçimlerde bir şekilde ama genelde ama yerelde varlığını sürdürerek Türkiye’yi bir bilinmeze sürüklemeye devam edecekler.

 

2005’i hatırlayın.

 

İki seçim arası Suruç ve Ankara katliamları ile, “Araştırdık. Oy oranımız yükseldi” demeçleri ile iki seçimin sonuçları ve sonuç aralıklarını..

 

2019’da İstanbul Büyükşehir’i hatırlayın. Tekrarlanıp ülkeye ve İstanbul’a kimbilir neler kaybettiren tekrarlanan yerel seçim sürecini..

 

Aynı zamanda kendi ellerinde besleyip FETÖ haline getirdikleri bir Fethullah Gülen öğretisi, teorisi ve biçimi olarak merkezine daima maddeyi alan…

 

Tam bir, “Kazanmak ve varlığını sürdürmek için her şey mubahtır…” tipi ve biçimi değil mi?

 

Benim gördüğüm budur, diyorum.

 

Başka da bi’şi demiyorum.

 

Ya ilk genel ve yerel seçimde gidiciler..

 

Ya da Türkiye.. “2023 teraneleri” ile..

1923’ün gerisine doğru.. gidici