Çalışanlar ve yatanlar !

 

Yüzölçümü fakiri olan Kocaeli, nüfus yoğunluğunun artmasını bir türlü engelleyemiyor. Çünkü, yıllar önce ‘’taşı toprağı altın’’ olan illerden biri olarak algılanmaya başlanmıştı. O algı, halen devam ediyor.

Bu nüfus yoğunluğunun insani ve yaşamsal ihtiyaçlarını karşılaması için çalışması, ekonomik artı değer yaratması gerekiyor. Ama, nüfusu 1.6 milyon civarında olan ilimizde, her üç kişiden ancak biri çalışıyor. Diğer ikisi ise çalış(a)mıyor.

Aktüel tabirle, ‘’yan gelip yatıyor’’ denilebilir…

İl İstihdam Kurulu toplantısında konuşan Vali Hasan Basri Güzeloğlu, nüfusun kaçta kaçının çalışabildiğini dillendirilmiş. Resmi rakamlara göre, ilimizde 540 bin 199 kişi aktif çalışan ve kadın çalışan sayısı ise her yıl artmış.

Sevinelim mi, üzülelim mi, bilemedim…

İş gücü ve istihdam piyasası yüksek olan kentimizde, sanayici, ‘’kalifiye eleman bulamamak’’tan şikayetçi olur hep. Bu ihtiyacı gidermek için kalifiye eleman yetiştirme önceliği olduğu kesin.

Vali Güzeloğlu da, bu sorunun yakıcılığını görmüş olacak ki, ‘’Bizim için ne kadar kurs açıldığı değil,  bu kursların nitelikli personelin iş piyasasında yerini alması önemlidir’’demiş.

Doğru söz, ama o istihdamı yaratan sanayici, yeni istihdam yaratıcı hamleleri yapmak konusunda çok ağır davranıyor. Böylece hergün artan nüfus ve buna bağlı olarak artan işsizlik, en büyük sorun olmaya devam ediyor.

Böylece, nufusun önemli bölümü çalış(a)mıyor, yan gelip yatıyor. Yani, üretmeden, artı değer yaratmadan yaşamak zorunda kalıyor.

Bu durum, ülkemizin de gerçekliği. Çünkü, ülke nüfusu üretmeden yaşamaya mecbur bırakıldı. Özelleştirmeler yoluyla elden çıkartılan üretim tesislerinin yerine yenileri yapılmadı. Ülke ihracat potansiyeli üretime dayalı olarak artırılmadı ve dolayısıyla yeni kaynaklar yaratıcı planlama yapıl(a)madığı için, ülke nüfusunun önemli bir bölümü çalışmadan ve üretmeden yaşamak zorunda bırakıldı.

Yani, borç-harç içinde yaşam kabul edilebilir olarak algılatıldı…

Hal böyle olunca, çalışanlar nasıl bir refah seviyesi yakalayabilsin ki ?

Toplam işsizlik ödemlerinin 40 Milyon 666 Bin 266 TL’yi bulduğu ilimizde, bu ödenekten yaralanan kişi sayısı ise 8 bin 715 olmuş.

Yani, yan gelip yatanların sayısı bir hayli kabarmış…

Peki, bunun sorumlusu kim ?

Çalışmak için iş isteyen ya da bekleyenler mi ?

Bir de, engelli yurttaşlarımız, onların işsizliği ya da çalışabileceği iş alanları sorunu var tabi ki.

Engelli yurttaşlar için istihdama kapasitesi aslında fena değil. Mevcut durumda, 349’u kamuda olmak üzere toplam 5 bin 773 engelli yurttaş istihdam edilebilir durumdaymış. Ama, ne yazık ki, İŞKUR’a kayıtlı olan çalışabilir durumdaki engelli sayısı 1.360 civarında kalmış.

Yani, engelliler iş bulmaktan umudunu kesmiş olacak ki, İŞKUR’a kayıt bile yaptırmıyormuş.

Böyle olunca da, nüfusun 3’te 1’i çalışıyor. Kalan 3’te ikisi ise yan gelip yatıyor görünüyor.

Çalışanlar ve çalış(a)mayan ya da yatanlar dengesi sağlanamadıkça, kent ekonomisi canlanmaz ve de düzelemez. Bu durumun zararı da, en çok yine çalışanları etkiler.

Sözde, yıllar önce feodal toplumdan sanayi toplumuna geçiş yaptık. Yani, ailede 1 kişinin çalışıp 3-4 kişiye bakması devri sözde sona erdi. Onun yerine, ailede herkesin çalıştığı ve artı değer üretebildiği bir döneme girdiğimiz ilan edildi.

Ama, olmadı, olamadı. Bu elbise, ülkemin topluluğuna dar geldi. Çünkü, nüfus kontrolsüzce arttı, buna bağlı olarak işsizlik tavan yaptı, geçim sıkıntısı kaynağı elinde tutanlara biat etmeyi zorunlu hale getirdi.

Sonuçta, AKP gibi gerici bir parti, ülkem insanını çalışanlar ve yatanlar dengesini istediği gibi bozabildiği bir oyuncağa dönüştürdü. Kendine bağımlı nüfus aracılığıyla da yıllardır saltanat kayığının dümeninde oturur hale geldi.

Vali Güzeloğlu, işsizliği azaltıp, kalifiye eleman sayısını artırıp sanayinin açığını kapatarak bu saltanat kayığının su almasını mı sağlayacak ?

Hiç sanmıyorum…

Büyük fotoğraftaki görüntüsü gereği, olsa olsa sorunu gidermeye çalışıyor(muş) gibi yapmak durumunda…