ÇALIŞAN GAZETECİLER NE DURUMDA...!

İsmail Kadı

 

Tarih 10 Ocak 1961 yılında gazetecilerin çalışma koşullarını iyileştiren, ileri haklar gekiren 212 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği gündür.

Her yıl bugün “Çalışan Gazeteciler Günü” yada “ Bayramı” olarak anılıyor.

54 yıl sonra bugün basın yayın yaşamına baktığımızda bu sektörde çalışanların ekonomik ve sosyal hakları kullanılamaz haldedir.

Durum içler acısıdır...

Hiç kimsenin iş güvencesi yoktur...

“12 Eylül” düzeniyle birlikte gazetecilerin, yayıncıların toplu sözleşme tüzüğünü kullanamaz hale getirildi.

Sendikalar tabela durumuna  getirildi.

İş Güvencesi iktidar ve yeni gazete patronlarının keyfi uygulamalarına teslim edildi.

Yeni basın yasası gazetecilerin tepesinde bir kılıç gibi baskı unsuru olarak sallanıyor.

İktidara yakın olan kişiler ve kurumlar hakkında yapılan haberler en ağır bir şekilde cezaya tabir tutuluyor.

Eleştiri hakkı kullanılamıyor.

Basının hukuki  güvencesi ortadan kaldırıldı.

2014 yılında Gebze Bölgesinde bir belediye başkanı kendi söylediği sözleri haber yaptığımız için hakkımızda dava açtı.

Söz konusu haberi bizim dışımızda beş gazete haber yaptı.

Ancak gel gör ki, sadece bizim hakkımızda dava açıldı.

Haberin kaynağını Cumhuriyet Savcılığına getirdik.

Cumhuriyet Savcısı arkadaşlarımızı “burada ne bekliyorsunuz” diye azarladı.

Olayın daha vahim tarafı ise kendisine gazeteci ünvanı veren bazı şahıslar muhalif gazetecilerin cezalandırılmasına sevinecek kadar, içten içe “iyi oldu” diyecek kadar öfkeliler.

Düşünce ve ifade özgürlüğü hakaret olarak değerlendirildiği sürece eleştiri hakkı kullanılamaz duruma gelir.

Hukuk siyasallaştıkça siyasetçi hoşuna gitmeyen  haberi dava ederek ağır para cezaları ve hapis cezası yoluyla gazete ve gazetecilere göz dağı veriliyor.

Bu şartlar altında neredeyse güç sahibi olanları eleştirme şansı ortadan kalkmış durumda.

Dünya’nın pek çok yerinde gazetecilere yönelik yapılan saldırılar hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor.

Buna rağmen gazeteciler hakikatleri toplumun önüne getirmekte sorumludur.

Paris’te saldırıya uğrayan gazetecilere yönelen saldırıyı kınıyorum.

Düşünceye tahamül edemeyen, karanlık beyinler dünyanın her yerinde aynı yöntemleri kullanıyor.

Sivas’ta Maraş’ta, Çorum’da yapılanları unutmuş değiliz.

Ülkeler farklı olsa bile yöntemler değişmiyor.

Hep aynı gerekçelerle insanlar düşüncelerinden dolayı öldürülüyor.

Uğur Mumcuları, Muaammer Aksoyları, Çetin Emeçleri, Bahriye Üçoklar gibi pek çok aydını düşüncelerinden dolayı öldürdüler.

Buna rağmen düşünen, aydınlanmacı fikirleri engelleyemediler.

Ancak faili meçhuller bir türlü ortaya çıkarılamadı.

Faili meçhuller ortaya çıkmadığı sürece bu saldırganlar cesaret  alır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.