Büyükakın’ın hemşeri derneklerinde ateşle imtihanı

Aktan Uslu

-İmamoğlu’nu kastla- Aksiyon ve rol model almak isteyenlerin olduğunu da belirten Başkan Büyükakın, “Normal zamanlardan geçmiyoruz. Orada başka bir şey oluyor. Yorgan gider kavga biter. Asıl operasyon CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’na yapılıyor” tespitini de yaptı.

Ayrı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de coğrafi koşullardan ötürü içinde yer aldığı Marmara Belediyeler Birliği ile birlikte bilindiği üzere Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin de Başkanı Tahir Büyükakın’ın Kocaeli Rizeliler Derneği’ni ziyaretine dair AKP Kocaeli İl Teşkilatı Seçim Koordinasyon Merkezi tarafından basına servis edilen haberden bir girizgah okudunuz.  

Harbi taktım ben bu Marmara Belediyeler Birliği Başkanı sıfatına. Sanırsınız 2019 yerel seçimlerinde, “Marmara Belediyeler Birliği Başkanlığı” için de pusula vardı.

Bir de Uzunköprü’de takipçisi olduğum Barış Gazetesi’nde sürekli Trakya’nın tek kadın belediye başkanı sıfatı, Belediye Başkanı sıfatından önce kullanılıyor. Sanki Uzunköprülü sandığa, “Trakya’nın tek kadın belediye başkanını seçelim be yaa…” diye gitmiş:

 

CHP Uzunköprü İlçe Başkanlığı ve Uzunköprü Belediyesi’ni ziyaret eden Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın, beraberinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Uzunköprü İlçe Başkanı Muammer Çetiner, CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı ve Trakya’nın Tek Kadın Belediye Başkanı ve aynı zamanda Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan ile birlikte Aşçıoğlu ve Mesçit Mahallerini de ziyaret etti.

 

 

**

Çayırova’da 2009 yerel seçimleri öncesiydi.

Günümüz Çayırova Belediye Başkanı Bünyamin Çiftçi’nin AKP İlçe Başkanı, günümüz Çayırova Belediyesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Turan’ın Çayırova Giresunlular Derneği Başkanı olduğu yerel seçim sürecinde dernek Ziyaettin Akbaş şahsında ve AKP kurumsalında, bir siyasi partinin belediye başkan adayını desteklediğine dair açıklamada bulundu.

Aleni ve net:

Ahlaki çürüme ve yozlaşma olmayan ülkelerde istifayı gerektiren o siyasi ahlaksızlık sonrası bal tutan parmağını yaladı.

**

Hemşeri derneklerini ve gerçekliğini hiçbir zaman yok saymadım. Gazeteci sıfatımla davet edildiğim etkinliklerine katılıp haberleştirdiğim de oldu.

Elimde yetki olsa sadece il derneklerinin faaliyetine, kahve oyunlarının oynanması yasağı şartıyla yer veririm.

Günümüzde birkaç istisna hariç hemşeri derneklerinin tamamına yakını gerek tabelasında gerek tüzüğünde yazandan tamamen uzaklaşmıştır.

Tamamına yakını kahvedir. İki üç çay parası kitleyeceğim diye birbirine oyun yükleme çabasındaki hemşeriler mi birbiriyle dayanışmaktadır?

Hele ki köy dernekleri; derneklere tanınan vergi imtiyazı ile bulunduğu muhitteki ve ilçedeki kahveci esnafı ile bildiğiniz, haksız rekabet içindedir.

Hemen her hemşeri derneğinde yönetimin, “Kahveye değil derneğe gelin” diye kahve oyunları üzerinden derneğine davet ettiği hemşerilerinin o çağrıya uyum sağlamasından sebep hakiki kahve, kıraathanelerde kültürel bir mozaik şeklinde kurulan okey, 51, batak kareleri ile tavla organizasyonları tekile dönüşmüş..

Aynı köylüler bir çatıda toplanırken aynı mahallede ikamet edenler birbirinden kopup ayrışmıştır.

Genel seçimler bir tarafa yerel seçimlerde özellikle meclis üyelikleri listesi üzerinden yapılan pazarlıklar sonrası listelere her daim kanaat önderi diye de tanımlanan ama illakin varsıllar yazılmış..

Diplomalı, nitelik sahipleri yoksullar liste dışı kalırken beş yıl boyunca iki kelamı duyulmayan, bir önergesi bilinmeyen ve çok büyük kısmı kirli siyaset/kirli ticaret ilişkisi üzerinden beslenen Zübük tiplemeleri meclis koltuklarını hiç hak etmedikleri şekillerde işgal etmiştir.

Daha da ötesi AKP tipi siyasi ahlak ve etiğin mumla arandığı siyaset tipinin bizler tarafından kanıksanması istenmektedir.

Buna örneğin Darıca’da tanık olduk.

Geçen dönem belediye meclisi üyesiyken belediyenin yerini başka bir isimden edinen AKP’linin yeni işyerine Muzaffer Bıyık ve Ufuk Acay’ın ile beraberindekilerin “Hayırlı olsun” ziyaretinin, kendi sosyal medyalarında paylaşımı ile tanık olduk.

Sayelerinde araştırmacı gazeteciliğin de cılkı çıktı. O haberi yaparken, “Araştırmacı gazetecilik yaptım” diyen yerlerim ağrıdığından, diyemedim hatta.

Bu şekilde başta AKP olmak üzere kirli siyaset ve ticaretten beslenmek isteyen herkese zemini de, o paylaşımları ile açtılar.

Ya da Çayırova’da aynı zamanda AKP Kadın Kolları Başkanı ve Belediye Meclis Üyesi Seyhan Kutbay Dönmez’in belediye logolu fincan takımıyla  ilçenin yeni sakinlerine, “Hoşgeldiniz” ziyareti..

O da bizzat kendilerince paylaşıldı.

Senin benim paramla, açıkçası haram edilen parayla aktif siyaset yapmanın da kanıksanmasını istediler.

 Tahir Büyükakın’ın Kocaeli Rizeliler Derneği kurumsalında bir hemşeri derneğini Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve bilindiği üzere Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin de başkanı sıfatıyla ziyaretinde AKP kurumsalında bir parti; Recep Tayyip Erdoğan şahsında bir siyasi partinin genel başkanı ve seçilmiş Cumhurbaşkanı propagandası yapmasının AKP Kocaeli SKM tarafından basına servis edilmesi de, hemşeri derneklerinde siyaset yapmanın makul olduğuna dair kanıksama girişimidir.

Şayet düşün dünyasında rol modeliniz Machiavelli ise, kazanmak ve amaca ulaşmak için her yol mubahsa – ki gidişat onu gösteriyor- aynen devam edin.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu şahsında milli iradeye yönelik darbeyi, “Kılıçdaroğlu’na operasyon” diye tanımlamak da ancak  ve ancak Machiavellizm ile örtüşen bir pişkinliktir.

Şahsım adına;

Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat sürecinin çakma mağduru olduğunun, öncesinde 12 Eylül sonrasında sebebi olup da “Aldatıldım” diye aklandığı 15 Temmuz süreçlerinin hepsinin siyaseten sömüreni olduğunun kanıtıdır.

28 Şubat sürecinde şiirden sebep Erdoğan “tutuklanıp” AKP’ye kapatılma davası açılınca “Milli iradeye müdahale…”

Aynı cezaya, Marmara Belediyeler Birliği’nden başkanı olduğunuz Ekrem İmamoğlu maruz kalınca, “Kılıçdaroğlu’na operasyon…”

2010’daki referandum öncesi 12 Eylül düzeninin idam ettiği ülkücü ve devrimcilerin son mektuplarına döktüğü gözyaşının timsah göz yaşı olduğunu bu yıl Ordu ziyaretinde Fatsa’nın efsanevi belediye başkanı Terzi Fikri’ye (Fikri Sönmez) atfen “methiyesi” ile sergileyen aynı zamanda iktidar partisinin genel başkanının belediye başkan adaylığına atadığı zevattan da nafile beklentidir ama yine de yazayım.

Hemşeri derneklerinde de siyasete yönelip bunu toplumun kanıksamasını isteyen Tahir Büyükakın, ateşle oynamaktadır, diyorum.

Siyasi parti ve kişi fark etmeksizin derneklerinde siyasete göz yuman başkan ve yönetim kurulu üyeleri de..

Bazıları için sözüm meclisten dışarı ama önemli kısmı..

Siyaseten yer edinmek için kullandıkları makamlarda, yöneticisi oldukları dernekleri siyasete bulaştırırken, göz yumarken ateşle oynamaktadır.

Tüzüğü bir kenara koydum. Bir kere olsun tabelada yazan “Dayanışma”nın gereğini yerine getirin de bulunduğumuz muhitte mahalleliyi böldünüz. Hiç olmazsa kendi içinizde, siyasi görüş farklılığından sebep hemşerileri böldürmeyin diyorum.

Çayırova örneğinde olduğu gibi; örneğin belediyelerde bir özel kalem müdürlüğü veya başka yerlerde bir makam için, değmez.

İşbu sürecin Ekrem İmamoğlu’nun olası Cumhurbaşkanlığı’na adaylığına yönelik kişisel menfaat içerdiğini,

Ötesinde bir senaryo olduğu dair iddiaları bu zemin üzerinden tartışmak zamansızdır.

Aslolan; 12 Eylül, 28 Şubat ile 15 Temmuz sonrası olduğu gibi milli iradeye vurulan emperyalist darbelerdir.

Bu zemin üzerinden senaryo kurgusu tartışmak bu tür müdahaleleri meşrulaştırmaktır.

Tahir Büyükakın örneğinde olduğu gibi; kendi liderine yapılınca “Milli irade” başkasına yapılınca “Senaryo” diyen; “Rap bena hep bana” misali olayları kişilere göre yorumlayan, liberalizmde zirve yapan AKP’liye yakışır.

Demokrasi ve insan haklarını istisnasız herkes için isteyenleri bozar, diyorum.

Şimdilik olmak kaydıyla, başka da bi’şi demiyorum.