Birlikte mücadele

 

 

Metal işçilerinin ücretlere ek zam talebi, sendikal yaşam ve diğer sorunlarını içeren düşünceleri, birlikte mücadelenin önemini bir kez daha anımsatıyor.

Geçen yılın Mayıs ayında metal ve otomotiv sektöründe yaşanan direniş sırasında iş bırakma ve fabrika işgali yaşanmasa da Türk Metal Sendikası’ndan yoğun istifalar yaşanmıştı. O dönem, Türk Metal yöneticileri, ek zam taleplerini dillendiren üyelerine, ‘’Sözleşme 2017 yılında bitecek, bundan önce bir şey yapamayız’’ diyorlardı.

Hala aynı şeyi söylediklerini biliyorum…

Halbuki, sözleşmenin yürürlük tarihi dışında tüm maddeleri değiştirilebilir, yasa buna izin veriyor.

Örneği var kısa geçmişimizde;

2008 krizinde ERDEMİR VE İSDEMİR’de sendikalı işçilerin ücretlerinde yüzde 35 düşüş yapılmıştı.

Öyleyse, soru şu;

‘’İşçi ücretleri düşürülünce sözleşme yenileniyor da, işçi zam isteyince mi yenilenmiyor ?”

Dün, metal işçisinin dramına Federal Mogul’dan örnekler vermiştim. Oradan devam edersem,işçilerin ek zam talebine karşı kartını açan patron, bir de alay edercesine 80 kadar işçiyi kapsam dışı bırakıp ücretlerine 500-1000 TL arasında zam yapmış.

Bu işçiler neye göre seçiliyor ?

Bu isimleri kim belirliyor?

Yoksa, bu işin tek kriteri, üyelerine ‘’sözleşme süresi dolmadan bir şey yapamayız’’ diyen sendikaya ya da işverene yakınlık yeterli mi görülüyor ?

Bilgi, birikim, deneyim o fabrikayı yönetenlerin zihninde önemli yere sahip değil. Kaldı ki, işçi sendikası olarak görünen Türk Metal’in de bu tür ücret düzenlemeleri için böylesi kriterleri düşünmediği ortada.

Peki, Federal Mogul’da böyle de, Kroman Çelik’te durum değişik mi ?

Elbette ki hayır…

Kroman işçileri;

‘’Asgari ücret zammı biz işçilerin beklentisinin gerisinde kalmış, net 1300 lira olacak denilen asgari ücret, Asgari Geçim İndirimi (AGİ) ile birlikte bu rakama ulaşmış, üstelik zammın 110 lirasının da hazineden karşılanacağı ve yeni zammın 1 yıl için geçerli olacağı ifade edilmiştir. Yeni yılla birlikte ardı ardına gelen zamlar ise asgari ücrete yapılan bu zammı da alıp götürmüştür’’ diyor.

Bununla da kalmıyor ki;

Kiralık işçi düzenlemesi ve kıdem tazminatının tırpanlanması sorunu da var. Bu yüzden, işçilerin birlik olma, birlikte mücadele etme dışında bir şansları yok.

Gebze’deki işçiler de;

Emeğinin gerçek karşılığını almak, insanca bir yaşam için sendikalı, sendikasız ayrımı yapmadan tüm ücretlere ek zam talep ediyor.

Temel tüketim maddeleri başta olmak üzere elektrikten suya, ekmeğe kadar gelen zamların geri çekilmesini ve zamların durdurulmasını istiyor.

Renault işçilerinin günlerdir her türlü baskı, tehdit ve bölme girişimlerine rağmen ‘ek zam’ talebiyle sürdürdükleri mücadeleyi selamlıyor, bu mücadelenin, Renault işçilerinin yalnız bırakılmamasıyla kazanılacağını düşünüyor.

Ve, taleplerinin hayat bulabilmesi için tüm işyerlerinde eş zamanlı olarak çeşitli eylemlerin en kısa sürede hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyor.

 

İş güvencesi ve kıdem tazminatları, kırmızı çizgi özelliğini koruyor. İşverenin bu çizgiyi ezip geçmesi tam bir kölelik düzeni anlamına gelir.

İşte, metal işçisinin dramında gelinecek noktayı da, bu kırmızı çizginin korunması ya da ne kadarının aşılmış olacağının görünmesi belirleyecektir.

İşçilerin taleplerinin hayata geçirilmesi için fabrikalardaki en küçük üretim biriminden başlayıp mücadele komitelerinin kurulması, kararlarının tüm işçilerle birlikte alınması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Bu çok zor değil, ha gayret…