BİR KUMARCININ SONU

Tuncer Altunbulak

İngiliz ressam William Hogarth’ın kumarbazın sonu isimli toplusunun içsel öyküsünü anlatmaya çalışacağım. Bu hikaye servetini kumarhanelerde ve genel evlerinde yemiş ve zavallı durumuna düşmüş bir miras yedinin hikayesidir. Haydan gelen, huya gider sözünün doğrulanışının bir örneği diyebiliriz. Hak edilmeden kazanılan paraların düştüğü tuzaklardan ikisi ve en önemlileri kumar ve …… gibi yerlerdir. Sözünü ettiğim bu kumarbaz bir tımarhanede çıldırarak ölür.

Ressamın tablosunda portresini yaptığı adam şuan masamda gözümün içine bakıyor. Bende onun suratına gözlerinin içine bakıyorum kafasında ki! Saçlarını çoğunu yolmuş kulaklarının üstündeki saçları seyretmiş birkaç tel kalmış onları da iki eliyle yakalamış yolmaya çalışıyor kısa boylu – orta yaşlı ve tıknaz bir adam. Lokantalar da ve kahveler de veresiye verenle peşin veren iki adamın resimleri var ya onlardan veresiye veren adam gibi duruyor üç hasta önünde durmuş. Adamın perişan olmuş haline bakıyorlar bizler yemeğe ekmek bulamazken sen garibanların sırtından kazandığın paraları götürüp kumarhanelere ve genel evlerine yatırdın diyorlar gibi geliyor bana.

Gözleri ateş gibi adamı sanki kızgın demirle damgalamışlar yüzü sonra hastaları gibi sararmış ağzından yanardağ lavları gibi cinnet küplükleri çıkıyor. Sadaka verilecek duruma gelmiş ben bu kumar psikolojisini Dostoyevski’den biliyorum bundan elli yıl önce doğduğum köyde bir kumar deneyimim var. Köy odasında kumar oynayanların arasına girmiş bir miktar para vermiştim. Orta okulda okul da okuyordum ve bu para benim bir aylık okul harçlığımdı çok ağlamıştım. Adamlar paramı vermiş beni de bir güzel pataklamışlardı.  Kumar gerecekten keyif verici bir oyun.

Kumarın nasıl bir illet olduğunu anlamak için Dostoyevski’nin kumar baz isimli kitabını okumak ve kumarın verdiği o büyük keyfi Dostoyevski’den tatmak lazım. Yazar kumar oynadığı dönem tüm iradesini gücünü ve yeteneğini kumar için kullanmış gelirini o dönem kitaplardan gelen tüm gelirlerini  rulet masalarına yatırmış. İyice bilmem ama her şey de olduğu gibi kumarında kendine göre bir iç işleyişi var.

Kumar tutkunluğu onların çoğunda kişilik bölünmesi vardır. Büyük sorunları olup bunları aşamayanlar genelde kumar oynarlar sorunlardan kaçmanın bir yolu olarak düşünürler kumarı. Bu kişilerden biride Dostoyevski’dir. Kumar oynamadan önce gider o mekanı iyice bir kontrol eder. Girdisini, çıktısını öğrenmeye çalışır güvenli bulursa oynamaya başlar. Bu sorunu böyle anlatırken kimseye akıl hocalığı yapma gibi bir niyetim yoktur. Akıl hocalığını, nasihat, öğüt vermeyi hiç sevmem onları dinlemem de bilime inanırım yapacağım her şeyi bilimle özdeştiririm. Bu yazımda da yine Dostoyevski’den bahsettim ben iyi bir Dostoyevski hayranıyım yazacağım yazı kumarla ilgili olduğu için Dostoyevski’de bir kumarbaz olduğu için ona baş vurdum. Doğal olarak felsefeciler olsun gerek sosyologlar olsun yada psikoloji bilimiyle ilgilenenler Dostoyevski’den mutlaka faydalanmışlardır. Mesela psikanalizin babası ve kurucusu sayılan Freud’a, Dostoyevski’nin karamaz ov kardeşler isimli kitabı için bu kitap benim için insanları tanıma laboratuvarıdırlar ve bilinç altı teorisini bu kitaplardan çıkardığını söyler.                     

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.