Röportaj: Dilek ALP
Ne şanslıyım ki sevgili Sema Başol’la yollarımız 2008 yılında kesişti. ABD’nin Santa Clara Üniversitesi’nde organize edilen "Dünya için Kadın Liderler" programına Türkiye’den ben seçilince, bu muazzam eğitim kapsamında kendisiyle tanıştık. O günden bu yana geçen yıllar boyunca, sadece dost değil, aynı zamanda birlikte üreten, düşünen ve hayal kuran iki kadın olduk. Aramızdaki bağ, kişisel bir arkadaşlığın ötesine geçti; projelerle, fikirlerle, dayanışmayla büyüdü. Onun genç kadınlar için başlattığı yolculuğa tanıklık etmek benim için büyük bir ilham kaynağı oldu.
35 yılı aşkın süredir Türkiye ve ABD arasında bir köprü kurarak hem iş dünyasında hem de sivil toplumda iz bırakan bir isim Sema. Mattel ve Koç Holding gibi dev şirketlerde üst düzey görevlerde bulunmuş; ama kalbi bir yerde hep toplumsal dönüşüm için atmış. Değişim Liderleri Derneği ve Turkish Women’s Initiative’in kurucusu olan Başol, aynı zamanda “Kıvılcımlar” kitabının da yazarı.
Bu röportajda onunla yalnızca kadın liderliğini değil, cesaretin, inancın ve kolektif değişimin içten hikâyesini konuştuk.
“KIVILCIM” fikri sizde ilk ne zaman ve nasıl doğdu?
Bu ismi seçmenizin ardında nasıl bir kişisel ya da toplumsal hikâye var?
Hem dernek hem de yarattığımız liderlik programına isim bakarken, misyonumuzu güzel yansıtan kelimeleri araştırdım. Bunlardan kıvılcım, değişim lideri kelimeleri hoşuma gitti. Ama yine de son kararı derneğin ilk kurulusunda birlikte çalıştığımız genç arkadaşlar ile beraber verdik.
Mattel ve Koç Holding gibi kurumlarda güçlü bir kariyer inşa ettiniz. Ardından sivil topluma yöneldiniz.
Bu geçiş sizin için bir kopuş muydu, yoksa zamanla gelişen doğal bir evrim mi?
Ben iş hayatında iken de her zaman sivil toplumda gönüllü olarak çalıştım. Mesela Amerika’daki Türk-Amerikan derneklerinde, kadın derneklerinde gönüllü rol aldım. Dünyaya değişim getirmek, toplumda fark yaratmak isteyen insanlar ile olmak bana her zaman ilham kaynağı oldu. Kurumsal hayattan ayrılmaya karar verdikten sonra, tam zamanlı olarak sivil topluma geçmek, hayatıma anlam katacak bir konuda çalışmak benim için zor bir karar olmadı.
Kıvılcımlar Programı, eğitimli genç kadınların liderlik becerilerini geliştiriyor.
Sizce bu genç kadınların potansiyelleri en çok ne zaman ve nerede bastırılıyor? Bu zincir tam olarak hangi noktada kırılmalı?
Kızların potansiyeli genel olarak küçük yastan itibaren bastırılıyor. Onlardan toplumun beklediği rolleri benimsemeleri çok küçük yaslarda başlıyor. Dolayısı ile ideal olarak onları toplum ve meslek hayatına hazırlamaya küçük yaslarda başlamak lazım; ama daha ileri yaslarda da, mesela üniversite yıllarında da bu mümkün.
ABD'de yaşayıp Türkiye'deki kadınlar için çalışmak…
Bu fiziksel mesafe, duygusal olarak nasıl bir yakınlığa dönüştü? Bu yolculuk size neleri öğretti?
Bu yolculuk bana kendim ve başkalarını anlamam, ülkem ve ABD kültürlerini tanımam açısından çok değerli şeyler öğretti. Yeni beceriler edindim. Normal olarak tanışmayacağım toplumda fark yaratmayı kendine misyon edinmiş muhteşem kişiler ile tanıştım. Sonuç olarak da bütün bunlar hayatıma anlam veren, hayatimi zenginleştiren bir yolculuk oldu ve olmaya da devam ediyor.
Tam da hikâyenin bu bölümünde “Kadının Kadına Koşulsuz Desteği” var, bu süreç nasıldı?
Sizin bu yolculuğunuzda size destek olan kadınlar var mıydı?
DLD’ nin kurulması, Kıvılcımlar Programının yaratılması ve bugünkü başarısında birçok kadının emeği var. Amerika’da GWLN kurucusu Linda Alepin’in böyle bir girişim başlatmam için beni teşvik etmesi hatta kaç kere benimle Türkiye’ye gelmesini bahsetmeden geçemeyeceğim. Kıvılcımlar Programının geliştirilmesinde uzun seneler benimle çok yakinen çalışan, ihtiyaç analizi yapmak için benimle birçok kere Türkiye’ye gelen, sosyal değişim konusundaki değerli birikimini büyük bir cömertlikle hepimizle paylasan Prof. Jeanne Nidorf vardı aramızda. Ve simdi son üç senedir DLD’nin lideri olarak bütün çalışmalarımıza yön veren Yönetim Kurulu Başkanımız Nalan Yalçın enerjisi ile ilham veriyor genç kadınlarımıza. Ve tabii ki DLD’nin dernek olarak kurulmasında senin verdiğin destekleri unutamayız.
“KIVILCIMLAR” kitabınızda yer verdiğiniz değişim hikâyeleri sizi nasıl etkiledi?
Yazarken sizi en çok duygulandıran hikâye hangisiydi?
Bu yolculuğa başladığımda Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen üniversiteli genç kadınları tanıdıkça onların hikâyeleri beni çok etkiledi. Çünkü ilk defa bu hikâyeleri böyle şahsen ve yakinen duyma imkânım oldu. Büyük zorluklara rağmen onların kendilerini geliştirmek için sarf ettikleri gayretlerine büyük saygı duymaya başladım. Bu gençlerin ülkemizin geleceği için potansiyellerinin ne büyük olduğunu bizzat görme sansım oldu. Bu da bana ülkem adına çok umut verdi ve vermeye de devam ediyor.
Kadınlar için liderlik deyince, Türkiye’de eksik olduğunu düşündüğünüz en temel değer nedir?
Bu açığı kapatmak neden bu kadar zor?
Bence en önemli faktörlerden birisi kendine inanç. Yani yapabileceğine inanmak, kendine güvenmek. Kadınların başarılı liderler olacağına inanmayan bir kültürde yetişen bir genç kadının kendi potansiyeline güvenmesi çok zor. Bu tur kültürel değişiklikler çok uzun zaman alabiliyor birkaç nesil gibi. Ama mümkün. Kıvılcımlar Programı gibi programlar bu yüzden çok değerli.
Erkek egemen sistemlerde dönüşüm yaratmak istiyorsak...
Sizce bu değişimi başlatacak ilk kıvılcım ne olmalı? Ve bu kıvılcımı kimler taşımalı?
İlk kıvılcım yani ilk talep kadınlardan gelmeli. Bu sistemin değişiminde en büyük fark kadınların hayatında olacak. Yani bundan en çok kazanacak veya kaybedecek olanlar kadınlar. Dolayısı ile istek onlardan gelmeli.
Kendi gençliğinize dönecek olsanız...
Bugünkü Sema Başol’un hayalini kuruyor muydunuz? Genç bir kadın olarak sizi etkileyen “güçlü kadın” figürü nasıldı?
Genç bir kadın iken çevremde beni etkileyen bir güçlü kadın figürü veya kendime rol model olarak görebileceğim kadınlar yoktu. Tahsilimi bitirip ABD’de is hayatına atıldıktan sonra çalıştığım firmada ki bu firma milyar dolarlık büyük bir firmaydı, üst seviyede çok sayıda kadın yönetici ile karşılaştım. Yönetim Kurulu Başkanımız bile kadındı. Yaşadığımız şehrin şehir meclisinde kadınlar vardı. Şehrimizdeki okulların hemen hepsinin müdürü kadın idi. Bütün bu kadınlar nasıl bir kadın olmak istediğimin şekillenmesinde bana ilham verdiler.
Sivil toplumda kalıcı etki yaratmak isteyen genç lider adaylarına ne önerirsiniz?
İyi niyet yeterli mi, yoksa daha fazlası mı gerekiyor?
Sivil toplumda etki yaratmak isteyen genç lider adaylarının bu sektörü iyi tanıması yani ihtiyacı, hedef kitleyi, neyin yapılabileceğini ve yarattıkları etkiyi nasıl ölçebilecekleri hakkında bilgili olmaları gerekir. Bunun için de kendilerini bu konuda eğitmeleri, ülkemizde ve dünyada neler oluyor takip etmelerini tavsiye ederim.
Bir hayal kuralım:
Diyelim ki yıllar sonra bir “KIVILCIMLAR” mezunu cumhurbaşkanı oldu…
Ona bir mektup yazacak olsanız, ilk cümleniz ne olurdu?
Hepimize ilham verdiğin ve içimizi umut ile doldurduğun için seni gönülden tebrik ederim.
Sema BAŞOL Kimdir?
Sema Başol, Türkiye ve ABD’de 35 seneden fazla iş tecrübesi olan global pazarlama ve sivil toplum yöneticisidir. Mattel Inc. ve Koç Holding gibi büyük şirketler, ve her iki ülkede eğitim ve kültürel alanda faaliyet gösteren STK’lar, yöneticiler ve devlet temsilcileri ile çalışmıştır. Sema, 2008 yılında Kaliforniya’da kurulan, yenilikçi programlar yoluyla kadınların ilerlemesini amaç edinen Turkish Women’s Initiative’in eş-kurucusudur. Aynı zamanda Türkiye merkezli, üniversite öğrencisi genç kadınların toplumda ve mesleklerinde değişim lideri olmaları için çalışan Değişim Liderleri Derneği’nin kurucusudur. Sema’nın ilk kitabı Doğan Kitap tarafından 2019 yılında Türkiye’de basılmıştır: “Kıvılcımlar: Daha iyi bir dünya hayal eden Kıvılcımların değişim hikâyeleri”. Kendisi Boğaziçi Üniversitesi’nden işletme lisansı ile mezun olup, Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles Anderson School’dan, MBA derecesi vardır. 40 seneden uzun süredir eşi ve iki oğlu ile Kaliforniya’da yaşamaktadır.