BEN YANMAZSAM...SEN YANMAZSAN...O YANMAZSA....

Fatoş Özut Kırtay


Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

 

 
Demişti  ya üstat Nazım Hikmet, yanmasaydı onlar!
Çünkü  o ateş ki, yetmedi gücü aydınlatmaya.
Aydınlıkları karanlığa boğdu.
En değerli şey insana göre, yaşamdır.
Daha değerli hiçbir şey yok.
 
2 Temmuz 1993.
O, ateşin aydınlığı yaktığı kara gün.
O gün ki, aslında insanlığın yakılıp, kül olduğu
Ve o küllerin yükselip göğe,
34 Anka Kuşu olarak, maviliklere savrulduğu gün.
 
Menekşe Kaya: Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldüğünde 14 yaşındaydı. Liseye gidiyordu.
Koray Kaya: Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldüğünde 12 yaşındaydı. Ortaokula gidiyordu.
Kardeştiler. Cesetleri birbirine sarılmış halde bulundu.
Anne ve babası, iki yıl sonra bir kardeş getirdiler onların yangınına, su olsun serinletsin diye...
Adını Menekşecan koydular. Mor menekşeler gibi, umut versin yaşama dair ...
Yaşama gücü versin diye.
Yaşamlarına devam ettiler ama...
Olmadı... Evdeki yangın hiç sönmedi.
Asuman Sivri: Madımak Oteli yakılarak öldürüldüğünde 16 yaşındaydı.
Yasemin Sivri: Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldüğünde 19 yaşındaydı.
Kardeştiler. Kucak kucağa sarılarak meydan okudular ölüme, güçleri yetmedi.
Ama onlar, hâlâ evlerinde yaşıyorlar annelerinin yüreğince.
"Yasemin ve Asuman’ın Ankara’daki evlerinde odaları yerli yerinde duruyor.
Yataklarının etrafı fotoğraflarıyla dolu. Oda adeta anne Yeter Sivri’nin mabedi.
 İçeriye bir türbenin kapısından geçer gibi, huşu içinde girerken “Yavrularım ben geldim” diyor.
 Sanki oradalar, sanki hiç gitmemişler gibi... 
Resimlerine dokunuyor, öpüyor, geride kalan giysilerini kokluyor. 
Sanki o odada kızlarıyla buluşuyor, özlem gideriyor..."
Belkıs Çakır: Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldüğünde 16 yaşındaydı. Liseye gidiyordu.

"Lise 'de başarılı bir öğrenciyken, arkadaşları ona "miss kuruntu" adına takmışlar...

 1992 okul yıllığında şunlar yazıyor Belkıs için: "Belkıs sınıfımızın canayakın mensuplarından ve pencere sakinlerinden biriydi. Yazılılardan önce çok telaşlı olur. Bundan dolayı biz ona "miss kuruntu" deriz . Ama biliriz ki, onun bu telaşı yersizdir. Çünkü her zaman çok başarılıdır.

"Kişilikli, yürekli, yetenekli, tuttuğunu koparan bir insandı. Tam bir 'Anadolu kızıydı...'

Belkıs Çakır'ın bir dakika boş zamanı yok... Dersane çıkışı soluğu dernekte alıyor.
Saat 24'ten sonra, geceyarılarına kadar semah çalışıyor arkadaşlarıyla...
Belkız Çakır, umutlu olarak girdiği '93 yılı Üniversite, İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü'nü kazandığını öğrenemedim..
O başarılı olacağından emindi... Belkız'ın babası Kamber Çakır... 
Gazi Üniversitesi önünden geçen otobüslere biniyor, kızlı erkekli öğrenci kalabalığına takılıyor gözleri.
Onlar arasında Belkıs'ı görür gibi oluyor, dalıp gidiyor..."
 
Ne denebilir ki? Nasıl gelir dil lisana, hâlâ köz köz yanıyorken yürekler.
Değil 22 , 100 yıl geçse sönmeyecek bu ateş!
Hiçbir canlı tabiatına sığmaz, mümkün değil bu nefret.
Ya insanım deme bana vazgeç,
Ya ben değilim insan.
Razıyım olmaya en vahşi hayvan!
 
Başımız sağ olmasın efendiler...
 
 
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.