Bak şu AKP’li Belediye Başkanı’nın yaptığına !

 

 

Sırası mıydı şimdi ?

Tam da FETÖ ile ölümüne mücadelede ciddi yol almışken,

Yeni ittifak kurulmaya çalışan ulusalcı taban ile bir senkron ayarı tutturmanın yolu bulunmuşken,

Geleneksel muhafazakar taban ı küstürebilecek adımlar atmanın sırası mıydı ?

Bu noktada, soru şu;

Nereden çıktı bu Yarı Maraton hikayesi ?

Kim verdi bu aklı size ?

Bir de bu işin bütçesi var tabi ki. Hangi bütçeyle ?

Uluslar arası nitelik kazandırılmak istenen bu etkinliğin hangi bütçeden organize edildiği uzun süre kafa karıştıracak gibi ya neyse…

Bu girişim, 11 ülkeden bin 253 atletin katılımıyla yapılan 5. Uluslararası Darıca Yarı Maratonu’nun hep ulusal ve uluslar arası spor etkinlikleri takvimine girmesini sağlamış, hem de Darıca halkını ünlülerle buluşturmuş.

Tamam da, ne olmuş, ona bakmak gerek.

Öncelikle söylemeliyim ki, Darıca Belediyesi ve halkına bir özür borcumuz var. Çünkü, maratonda 5. yılmış. Bugüne kadar haberdar olmamak bizim eksikliğimiz.

Yani, 11 ülkeden 253 atlet katılıyor ve bizden tek kelime haber, övgü ya da yergi yok. Hem de 4 yıl geride kalmışken.

Neyse…

Maraton kapsamında yapılan halk koşusuna yaklaşık 5 bin kişi katılıyor da, yine görmüyoruz.

Ne ayıp değil mi ?

Bir de, bu uluslar arası organizasyonun magazinel yanı var ki, sormayın gitsin…

Gazetelere, ‘’uluslar arası Darıca Yarı Maratonu’na ünlüler yağdı’’ başlığıyla haber olabildi bu etkinlik. Etkinliğin içeriğinden çok sansasyonel isimlerin gelmiş olması, herkesin dikkatini çekiyor, gazetecilerin de. Ki, haber yapılıyor.

Akın eden ünlüler kim dersiniz ?

AKP’nin muhafazakar kültürle bezenmiş tabanına zıtlığı tartışılmayacak olan, bir dönem aşkı ve işiyle magazin gündemlerinde ilk sırayı alan oryantal Asena…

Türk sinemasının, genç kızları ilaçlı gazozlarla uyutup tecavüz eden karakterini canlandıran oyuncu Nuri Alço…

TV’lerde magazin programlarının yeni yeni başladığı dönemin göz kamaştırıcı ve sansasyonel mankenlerinden Gizem Özdilli…

Ve, bir de, sadece Eurovision Şarkı Yarışması’ndaki ‘seninle bir dakika’ başlıklı otantik şarkısıyla anımsanan yaklaşık 40 yıllık sahne sanatçısı Semiha Yankı…

İşleriyle, sözleriyle aslında gerçekten dikkat çeken isimler ve her birinin ülkedeki sanatsal gelişmelere öyle ya da böyle katkısı olduğu gerçek.

Ama, muhafazakar tabanın bugüne kadar elinin tersiyle ittiği bir sanat tarzının mensupları.

İşte, işin kafa karıştıran tarafı da bu…

İslamcı-muhafazakar demokrat bir yapıya sahip kitle, laik-seküler anlayışın yarattığı sanat ortamından ve sanatçılarından faydalanma fikrine yeni mi sahip oldu ?

Yoksa önceden sahip oldu da bizim mi haberimiz yok ?

Daha da ötesi, acaba bugüne kadar yapılanlar gibi bu da sanatsal alanı başka bir biçimde kuşatmak için gerçekleşen takiye mi ?

Nuri Alço’ya katılıyorum,gençlere sporun aşılanması çok önemli ve güzel…

Oryantal Asena’ya da katılıyorum, "İnsanları birbirine kaynaştırılması çok güzel bir şey’’ ve umarım bir gün ayağındaki platin çıkar da, kendisi o maratonda koşar…

  
Semiha Yankı’nın, ”Kadınlar da bu yarışmaya çok fazlasıyla katılmalı’’ temennisine katılmamak mümkün mü ?

Manken Gizem Özdilli’nin ise, "Süper bir organizasyon’’ deyimi de ‘cuk’ diye yerine oturmuş gibi…

Tüm bunlara rağmen, baştan da sorduğum gibi, AKP’li Belediye Başkanı Şükrü Karabacak ne yapmaya çalışıyor ?

Tam da, İslam kültürüyle bezenmiş muhafazakar-demokrat taban ile ulusalcı tabanı kaynaştırmaya çalışırken,

Sırası mıydı ?

Kimi laik-seküler görünen liberalleri de aynı kefeye sokmanın yolunu bulmuşken, temel kültürel farklılıkları itibarıyla yan yana duramayacak kitlelere hitap eden iş yapmak neyin nesi,

Sırası mıydı ?

Dahası da, yerine, Türk-İslam sentezine ek olarak Sünni-İslam sentezini güçlendirecek işler yapmak varken,

Sırası mıydı ?