AKP’de tüm atanarak “seçilmişler” zan altında

Aktan Uslu

Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan, 25 Temmuz’da TRT kanallarının ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Sabah Gazetesi’nden Okan Müderrisoğlu, “Bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler ve ayrı partiler kurdular. Geriye dönüp bakınca onlar için bir tanımınız ya da değerlendirmeniz oluyor mu zaman zaman?” diye sordu. Erdoğan, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın vakti zamanında layık olmadıkları halde o makamları geldiklerini belirterek şu yanıtı verdi:

“Onu onların düşünmesi lazım. Onların nasıl ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi. Öbür tarafta hakeza o da aynı. Şu anda masanın etrafında dönüp dolaşıp bir şey yapmaya gayret ediyorlar. Biz milletimizin ferasetine inanıyoruz. Kimin ne olduğunu net görür, oradan oyunu ona göre kullanır.”

**

AKP İl Gençlik Kolları’nda Baki Özdemir’in 22 Mart’ta görevden ayrılmasının (veya alınmasının) ardından, 25 Temmuz’da bu göreve Çağatay Çağlayan atandı. İktidar partisinde il gençlik kollarının başkanlık makamı dört ayı aşkın süre boş bırakıldı. Başkanvekilliği ile idare edildi.

Sürecin bu kadar uzamasında ana etkenin AKP içindeki hizipleşmenin yansıması olarak, güçler savaşı olduğu kanaatindeyim.

Gerek ülkeyi, gerek bir partiyi veya herhangi bir yapıyı yönetirken demokrasiden sapmanız durumunda, olacağı budur.

Çağatay Çağlayan’ın atanması sonrası tamamı AKP kaynaklı, merkezli tepkiler de bu tezimin bir diğer tespitidir. Ancak eminim ki Çağlayan yerine adaylardan bir diğeri atansaydı da aynı içi boş tartışmaları yaşayacaktık. Demokrasiden taviz verildiğinde, sisteme yönelik en küçük bir kelamda dahi bulunulmadığında kişileri tartışma yozluğunun ötesine geçilemez.

Çağatay Çağlayan’ın atanması sonrası gerek sosyal medya, gerekse medyada yer alan haber ve yorumlara şöyle bir göz attığımda Fikret Hocaoğlu isimli yurttaşın şöyle bir tebrikine denk geldim:

“Yeğenim Çağatay Çağlayan cumhurbaşkanımızın takdiri ile Ak Parti Kocaeli İl Gençlik Kolları Başkanlığı'na atanmıştır. Rabbim davamıza hayırlı hizmetlerini nasip etsin, Hak'tan başkasının karşısında boynunu büktürmesin. İlimize ve partili kardeşlerimize hayırlı olsun.”

Kocaeli Büyükşehir ve İzmit Belediyeleri’nin AKP’li meclis üyesi, AKP kurucu il başkan yardımcısı olan Fikret Hocaoğlu’nun Facebook sayfasındaki tanımlamasına göre Marmara Üniversitesi’nde siyasal bilgiler fakültesi okumuş.

Demem o ki; siyasal bilgilerin mektebini devirmiş bir yurdum insanı seçim yerine atamayı, il gençlik kolları başkanlığı atamasının Cumhurbaşkanı tarafından yapılmasını, aynı zamanda iktidar partisi genel başkanının il gençlik kolları başkanının seçimini o ilin gençlik kolları üyesine dahi bırakmamasını yani bu biçimi hazmediyor ve haz ediyorsa, ülkenin demokrasi kültürü açısından sözün bittiği yere doğru gittiğimizin kanaati ve endişesindeyim.

**

Yorumun başında yer verdiğim detay üzerinden konuya dönecek olursam..

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözünün özü itibariyle Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a atarlanmıştır.

Kendisinin her söylemini sorgumuz sualsiz alkışlayan bir kitlesi de mevcuttur. Örneğin; İsrail’i Mavi Marmara Gemisi’ne saldırısında önce Mavi Marmara üzerinden İsrail’e, yıllar sonra İsrail’in çıkarları üzerinden Mavi Marmara’ya atar giderinde alkışlayan kitle aynı kitledir.

Erdoğan’ın Davutoğlu ve Babacan’a yönelik söylemlerinde öncelikle bir itiraf vardır.

Onlar o makamlara layık oldukları için gelmediler” söylemi aynı zamanda şu anlamı içermektedir: Bu ülkede 2002’den bu yana iktidarda olan irade, ehliyetsiz kişilere ülkenin önemli kademelerinde görev vererek, atamıştır.

AKP İl Gençlik Kolları Başkanı Çağatay Çağlayan dâhil olmak üzere teşkilat başkanlıklarının her kademesine; belediye başkanlığı, milletvekilliği, belediye meclis üyeliklerine atama aynı irade tarafından sürmektedir.

Siyasal İslamcı vahşi kapitalizmin yerle yeksan ettiği ahlaki değerler gereği Erdoğan tarafından Davutoğlu ve Babacan’a yönelik o sözler de sarf edilmiş ve kitlesi tarafından yine alkışlanmıştır ancak AKP’de her tür makama atama ile gelen her birey de seçilerek değil atanarak geldiği için o zan altındadır.

Siyasi partilerde demokrasiden sapıldığında, seçim yerine atamanın tercih edildiğinde o göreve atanan her ve seçildiği zanneden her bir kes ciddi bir zan altındadır.

Partilerimizde ön seçimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha, bu sefer böyle bir örnekleme üzerinden hatırlatmak istedim, hazır seçim ortamına girmişken…