Yargıya yönelik suçlarda çifte standart uygulanıyor

Türkiye Barolar Birliği Avukat Hakları Yürütme Kurulu Üyesi Abdullah Onur Eyüboğlu, bölgemiz yerel basınında sadece Gebze Yeni Haber’in takip ettiği Avukata ters kelepçe” davasının ilk duruşmasını gazetemize değerlendirdi. Eyüboğlu özetle, “Hâkime, savcıya, avukata yönelik saldırıların hepsi yargıya saldırıdır ama uygulamada çifte standart var” dedi. Detaylar şöyle…

ÜLKE GENELİ YAŞANAN ŞİDDET İKLİMİ

Meslektaşları Avukat Adem Karaca ve Karaca’nın mükellefi Tarık Orhan’a yönelik ters kelepçe ve kötü muameleyi, fiziksel şiddet vakalarını gerek TBB gerekse TBB çatısındaki barolar tarafından ülke geneli yaşanan ve süregiden bir şiddet iklimi olarak tanımladıklarını kaydeden Eyüboğlu, polisler ve bekçiler şahsında devlet memurlarını ve kişileri buna iten ana etkenin ise yasalardan kaynaklı cezasızlık güvencesi olduğunu dile getirdi. Eyüboğlu bu tür durumlarda saldırıda bulunan sanıkların “içeride kaldıkları/kalacakları” süreyi dahi hesaplama kabiliyeti edindiklerini, infazın ertelenmesi ve denetimli serbestlik gibi alternatifleri avantaja çevirdiklerini izah etti.

SANIK, HÂKİME SIRTINI DÖNÜP

“CEVAPLAMIYORUM” DESEYDİ…

Konu yargıya taşındığında, mahkemelerde hâkim ve savcıların kendilerine yönelik olsa farklı tepki gösterecekleri saldırılarda aynı hassasiyeti yargının savunma ayağındaki avukatlar için göstermediğin öne süren Eyüboğlu, Gebze’deki vakaya ilişkin özetle şunları kaydetti: “Şayet saldırıya uğrayan hâkim veya savcı olsa çoktan tedbiren görevden el çektirilmiş olacak sanıklar görevlerine hala devam ediyorlar. Bu davada da bir sanığın tarafımızdan soru yöneltilirken sırtını çevirdiğine, ‘Cevap vermiyorum’ dediğine, soruyu yönelten avukata –hâkime rağmen- bağırdığına tanık olduk. Aynı tutumları mahkeme hakimine yönelik sergilese, hakimin tutumunda dağlar kadar fark olacak.

AVUKATA İŞLENEN SUÇ DA YARGIYA İŞLENMİŞTİR

Mahkemelerde hâkim ve savcıların da bu gibi durumlarda kolluk güçlerine yönelik korumacı yaklaşımı var. Halbuki yasa uygulansa; yasaya göre avukata karşı işlenmiş suçu hâkim ve savcıya işlenmiş suçla eşit kabul eder çünkü hâkim ve savcıyla birlikte avukat da yargı mensubu. Ama uygulamada çifte standart var. Yargının, siyasi erkin avukata bakışı da bu tip suçların cezalandırılmasında yetersiz kalıyor. Bu tutumun da bu tip saldırıların daha da önünü açacağını öngörüyoruz.

Ayrıca bugünkü yargılama açısından hem polis memurları hem de bekçilerin gerek uygulamaları gerekse mahkemedeki tutum ve davranışları, aynı uygulamaları tekrarlayacakları, vatandaşa yapabileceklerinin göstergesi olarak önümüze geliyor.

HUKUKSAL EŞİTLİK İÇİN MÜDAHİLİZ

Türkiye Barolar Birliği ve Barolar olarak bu tür dosyalara müdahil olmamız, yargılamalara katılmamız hukukun üstünlüğünü haykırmak, halkın her kesimine eşit uygulanmasını sağlamaya çalışmak içindir. Gerek bu vaka, gerekse örneğin herhangi bir icra takibi esnasında icraya tabi tutulanın, herhangi bir davada aleyhine karar çıkan sanık yakınlarının avukatlara saldırısı aslında toplumun savunma özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır.

SANIKLAR AVUKATA SALDIRIP AVUKATA SIĞINDI!

Öte yandan sanıkların vekilleri de avukatlık mesleği yapıyor. Bir avukata bu şekilde davrandıktan sonra hukuki desteğe ihtiyaç duymakta ve bir avukata gitmektedirler. Kendilerinin de görev esnasında saldırdıkları yargının savunma mekanizmasına, yargılandıkları zaman ‘Savun beni’ diye başvurdukları aşikardır.”

GÜL: DAVANIN SONUNA KADAR TAKİPÇİSİYİZ

Kocaeli Barosu Başkanı Avukat Mehmet Gül ise duruşma sonrası yaptığı yazılı değerlendirmede şunları kaydetti: “Meslektaşımız Avukat Adem Karaca'ya hukuka aykırı şekilde kötü muamalede bulunan sanık polis ve bekçilerin, kendilerine tevdi edilen kamu gücünü keyfi bir şekilde kötüye kullanarak meslektaşımıza kötü muamelede bulunmalarından dolayı en ağır cezayı almalarını sağlamak için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz ve davanın sonuna kadar takipçisi olacağız.”

Haber merkezi

Soldan sağa- Kocaeli Barosu Başkanı Mehmet Gül, ters kelepçe takılan Adem Karaca, Kocaeli Barosu önceki dönem başkanı Bahar Gültekin Candemir ve Abdullah Onur Eyüboğlu duruşma sonrası, Gebze Adliyesi önünde.