Aktan Uslu

Aktan Uslu

Gültekin’e saldırı mesleğe saldırıydı… KOGACE farkında mı?

Gültekin’e saldırı mesleğe saldırıydı… KOGACE farkında mı?

Son günlerde köşe yazılarımda önüne geçemediğim bir istikrarsızlığın farkındayım.

Arşiv yorumlarıma çok sık sığınmak istemiyor, yorgun ve kafa itibariyle dağınık olduğum zamanlarda, “Yazmış olmak için yazmayı” da tercih etmiyorum.

Haber yoğunluğunun getirdiği bir istikrarsızlıktır. Zaman darlığında haber ile yorum ikileminde hep haberi tercih etmemden sebeptir.

 

**

Yorumlarımda genelde Gebze Bölgesi ilçelerini ve meselelerini merkezine alan konuları tercih ediyorum. Bunun çok net ve izah edilebilir bir sebebi var.

Naçizane, Gebze Bölgesi ölçeğinde yerel bir gazeteci ve kendi çapında köşe yazarıyım.

Memleket meselelerine değinirken de Gebze ayağı üzerinden değerlendirmeyi tercih ederim. Bir de mesleğim çok bağlar beni.

Örneğin..

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne denk gelen 08 Mart Pazartesi günü gazeteci Levent Gültekin’e İstanbul, Bakırköy’de 25 kişilik canlı kitlesinin yaptığı saldırı gibi.

Canlıdan kastım, insan yazmaya elim varmadığı içindir…

Özünde emperyalizmin Bakırköy meydanında Levent Gültekin şahsında bu ülkenin bir yurttaşına tekme tokat saldırısıdır.

Atatürk’ün ifade ettiği gibi: Ne yazık ki tüm kalelerimiz feci şekilde emperyalizmin bu şekilde işgali altındadır.

Levent Gültekin yurttaş olmasının yanı sıra malum, bir gazetecidir.

Gültekin’e saldırı sadece Gültekin’e değil naçizane şahsımadır.

Bence olmak kaydıyla aslında memleketin tüm gazetecilerine emperyalist bir saldırıdır, ne yazık ki kimi meslektaşlar değil bunun farkında olmak, neredeyse saldırganların sözcüsü, şiddetin savunucusudur.

Ve şahsımın da üyesi olduğu..

Yakın zamanda kongreye gidecek olan Kocaeli Gazeteciler CemiyetiKOGACE..

Kendilerinden önceki Çetin Gürol dönemi ile kıyasladığımda… kıyaslamıyorum caydım. Bu döneme haksızlık olacaktır.

Kıyas olmadan devam ediyorum:

Memlekette bir gazeteci saldırısında daha suskun kalmıştır.

Üye olarak beklentim meydanlara çıkıp basın açıklaması yapılması, protesto gösterisinde bulunulması falan değildi.

Ancak bu süreçte yapılması gereken sıcağı sıcağına bir yazılı basın açıklaması ile saldırıyı kınamaktı.

Yine suskun kalındı, yine suskun kalındı…

Bu suskunluğun bence neden olduğuna dair bazı tespitlerim var. Buradan yazıp paylaşmanın ne kadar şık olduğu tartışmaya açıktır, düşüncelerimi kongrede sözlü olarak ifade edeceğim.

Ancak bir ipucu vermek gerekirse..

KOGACE’de birkaç dönemdir süre giden bir yönetim modeli var. Üye tabanında çok renklilik ile yönetimde çok renklilik farklı şeyler. Bence sapla saman  birbirine fazlasıyla karışıp bir takım kaygılarla cemiyet, mesleği sahiplenmeyi hayli göz ardı ediyor.

Şunu da belirtmek isterim:

Meslektaşı sahiplenmek ile mesleği sahiplenmek de farklı şeyler.

“Dün dünde kaldı cancazım, yarın farklı bir şeyler söylemek lazım..”

Yakın zamanda gerçekleşecek kongremizde seçime kuvvetle muhtemel tek aday, tek listeyle gidilecek.

Biraz da pandemi sürecinin de getirdiği dezavantajdan olsa gerek..

Dünden bugüne iki adaylı kongrelerin şöyle bir işlerliği vardı:

İzmit ya kendiliğinden bir hareketlenmeye girişir, o hareket Gebze ayağından da destek arardı. Ya da Gebze’den gelen bir dürtükleme ile harekete geçilirdi ama her iki seçenekte de liderlik İzmit’in olurdu. Hiçbir zaman da İzmitlilik, Gebzelilik üzerinden saçma sapan yaklaşım ve sorunlar yaşanmazdı, çünkü merkeze alınan meslek olurdu.

İki adaylı kongrelerde iki ekipte kendi duruşları itibariyle siyasi duruş itibariyle çok renklilik içermezdi. “Sağ” ve “Sol” diye tanımlanabilecek ekipler yarışırdı.

Kimi zamanlar kimi “sağ” listeleri kimi “sol” olduğu iddia edilen, solcu geçinen liberal akımın desteklediğine tanık olunmuştur, ayrı mesele.

İpi kim göğüslerse göğüslesin, seçildikten sonra camiayı kucaklamayı bildiği sürece yine sorun olmazdı.

Bu kongre, bu dönem öyle bir yapılaşma yok.

Kuvvetle muhtemel Cemal Kaplan veya ola ki Kaplan çekilecek olsa dahi aynı ekipten bir meslektaşın başkan adaylığında, yine “çok renkli” bir yönetim listesiyle sandığa gidilecek gibi.

Ne diyeyim..

KOGACE’de hiç olmazsa önümüzdeki dönem, mesleği merkezine alan, mesleği merkezine alıp hiçbir şeyden çekinmeden tavır almayı bilebilen bir dönem diliyorum.

Levent Gültekin’e o saldırı aynı zamanda bize saldırıydı: Farkında olun artık, diliyorum.

Buradaki eleştirim kişilerden arınmış şekilde, bir yönetim biçimine ve duruşlarına ilişkin bir eleştiridir.

Bunun haricinde..

Farklı algılayan olup farklı yönlere çeken olursa da onları bağlar diyorum: Çokta tınn!

Başka da bir şey..

Burada demiyorum demeyeceğim ama kongrede diyeceğim diyorum…

Bu yazı toplam 2115 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi