Umudu aşılayabilir mi ? (6)

Umudu aşılayabilir mi ? (6)

HDP’nin seçim bildirgesini bu kadar kısa sürede tamamıyla yorumlamak olası değil, ama birkaç başlığa daha değinerek bitirmek durumundayım.

İnsan hakları ve cezaevleri sorununa köklü çözümler önerildiği apaçık ortada. Ama, bunları gerçekleştirmek için tek başına iktidar olmak ve geniş toplum mutabakatı sağlamak zorunludur.

Hakikatlerle yüzleşme önemli bir gerçekliktir ama reel düşüncenin kesin hakimiyetini gerektiren bir durumdur.

Zorunlu göçün durdurulması, koruculuk sistemini kaldırma, vicdani ret hakkını sağlama vaadi, nefret suçları değerlendirmesi, inançlara özgürlük yaklaşımı, kadın sorunu, özerk-demokratik üniversite söylemi, gençlere eşit söz ve karar hakkı, LGBTİ’lere eşit, özgür ve onurlu yaşam hakkı bildirgedeki önemli başlıklardan.

Ekonomi başlığı altında ise;

Aileler için güvenceli yaşam ekonomisinden söz edilirken, temel ihtiyaçların devlet tarafından karşılanacağı vaadi öne çıkıyor.

Ayrıntılarda az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacağı, bütçe disiplini ve denetimi sayesinde kamu kaynaklarının israf edilmesine son verileceği de bulunuyor.

Sosyal güvenlik sigortası olmayan yurttaşın kalmayacağı, işsiz, yaşlı, engelli, eşinden ayrılmış/kaybetmiş, yetim, öksüz, iş kazası geçirmiş, bakıma ve korunmaya muhtaç her yurttaşın sosyal güvenlik sistemi dahilinde tanımlanacağı, gerekli sosyal destek, yardım ve koruyucu hizmetlerin sunulacağı diğer bir çarpıcı başlık.

Tarımda kendine yeterlilik sağlayacak politikalar, yaşanası kentler ve sağlıklı konutlar oluşturulması, ulaşımın insan odaklı hale getirilmesi, ekolojik değerlerin korunması ve geliştirilmesi, enerjinin yerel halkın ihtiyacı için yerinde üretilmesinin sağlanması, hayvan hakları, güvenli iş-güvenceli gelecek-insanca yaşam ilkesinin eksiksiz uygulanabilir olması, taşeron sisteminin kaldırılacak olması, mevsimlik işçilerin korunabilir duruma getirilmesi, madenlerde ölümlerin sonlandırılması, kamu emekçilerin hak kayıplarının giderilmesi ve güvenceli çalışır hale getirilmesi, çocuk işçiliğinin önlenecek olması, asgari ücretin insanca yaşayabilecek düzeyde belirlenmesi, işsizlikle mücadelenin aktifleştirilmesi, kadın emeğinin değerlendirilmesi, sendikal hak ve özgürlüklerin eksiksiz yerine getirilmesi, sosyal yardım yerine sosyal hak anlayışının gereğinin yapılması, engelliler ve bakıma ihtiyaç duyanların desteklenmesi, göçmenlere, emeklilere insanca ve onurluca yaşam olanağı sağlanması, çocuk hakları, eğitimin kamu hizmeti olarak ücretsiz sağlanması,

Eğitim sistemi özgürlükçü, laik ve bilimsel bir içerikte yapılandırılıp anadili temelinde çok dilli hale getirilmesi, sağlık hizmetlerinin toplumsal bir hak olarak kamusal anlayışla sunulması, uyuşturucu maddenin dolaşımını sağlayan bütün mekanizmalara karşı mücadele edilmesi, devlet eliyle, resmi tarih ve resmi edebiyat üzerinden üretilen "sanata" ve "kültüre" karşı konumlanan muhalif kültüre özel bir önem verilmesi, spor yönetimi ve yapılanmasının, insanın insan olarak kendi olanaklarını geliştirme, kendini aşmaya çalışma, rakibe ve onun emeğine saygı duyma, adil koşullarda mücadele etme, kazanmaktan çok yarışın ve etkinliğin parçası olmayı önemseme gibi değerleri aktaracak hale getirilmesinin planlanması da, bildirgenin ayrıntıları olarak karşımıza çıkıyor.

Detaylı ve çok emek verilmiş bir çalışma olduğu kesin, ancak topluma umudu aşılayabilir mi, işte burası kesin değil.

Çünkü, sömürüyü ortadan kaldıracak köklü değişimlere işaret ettiği söylenemez.

Çünkü, toplumsal değerlerin restorasyonundan öte bir tanımlama içermiyor.

Çünkü, yeni bir dünya vaat etmiyor, sınırlı değişimlere işaret ediyor.

Çünkü, dünyanın ve ülkemizin başına bela olan kapitalist ekonomi ilişkilerinden kopuşu işaret etmiyor.

Çünkü, temeli olmayan eşitlikçi ve özgürlükçü bir düzeni nasıl oluşturacağına ilişkin verileri açıklığıyla paylaşmıyor.

Ama, en azından ‘’AKP ile koalisyon yapabilir misiniz’’ sorusuna ‘evet’ demiyor.

Recep Tayyip Erdoğan’a ‘seni başkan yaptırmayacağız’ diye yüksek sesle itiraz ediyor.

Yanlış anlaşılmalara neden olma ihtimali yüksek olan ‘’ülkeyi hükümetsiz bırakmayız’’ açıklamasıyla da, düzen sınırları içerisinde gerektiği kadar sorumluluk üstlenebileceği mesajı veriyor.

Hiç olmazsa CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Muammer Bekaroğlu gibi, ‘’Gerekirse AKP ile koalisyon kurabiliriz’’ türü açıklama yapan bir yöneticisini vitrine çıkartmıyorlar.

En azından toplumun yarısının nefretini kazanmış bir siyasal akımı meşrulaştırma girişiminden uzak duruyorlar.

Şimdi başlıktaki soruya yanıt vermenin tam zamanı: HDP, umudu aşılayabilir mi ?

Ne dersiniz ?

 

 

Bu yazı toplam 72 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi