Toplanma alanımız bile yok!

Toplanma alanımız bile yok!

17 Ağustos Marmara Depremi’nin 20’nci yıldönümünde o büyük afet ve acıdan ders çıkartmadık. Değil eski binaların sağlamlığı, doğal afet sonrası toplanma alanımız bile yok!

Tam 20 yıl önce bu gece yaşadığımız büyük acıya 10 gün kala, Denizli’deki deprem ile deprem gerçeğini bir kez daha hatırladık ama Marmara Depremi’nin 20’nci yıldönümünde, üstelik üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın deprem riskine karşın gereken dersi alamadık. Değil eski binaların sağlamlığı, doğal afet sonrası toplanma alanımız bile yok! 31 Mart yerel seçimlerinde başta İnşaat Mühendisleri Odası olmak üzere TMMOB Gebze Bileşenleri’nin ısrarla gündemde tuttuğu bu talebin hayata geçmesine yönelik olarak atılan en ufak bir adım dahi yok.
HER AN İÇİN BEKLENİYOR
Bilim insanları hala İstanbul’u da tehdit eden büyük Marmara depreminin her an olabileceğini söylüyorlar. Korkulan olur da, İstanbul’da 7 ya da daha büyük bir rakamla ifade edilen bir deprem yaşanırsa ne olur? Uzmanlara göre felaketin büyüklüğünü tahmin etmek güç. Çok sayıda can kaybı ve yaralının dışında güvenliğinin sağlanmasını bekleyen milyonlar olacak.
NEREYE SIĞINILACAK 
Neredeyse tamamı bitişik nizam şeklinde yapılmış binalarından, korkuyla fırlayan milyonlar nereye sığınacak? Bu soru sık sık tartışılan afet toplanma merkezleri sorununu yeniden akla getirdi. İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, olması gereken afet toplanma merkezini şöyle izah etti:
NASIL OLMALI

Deprem toplanma alanları, alt yapıları tamamlanmış, yani, elektriği suyu pis su giderleri yeterli hale getirilmiş insanca yaşamın sağlanabileceği barınma hizmetini görebileceği yani çadırların ve konteynerlerin konulabileceği alandır. Depremin ardından, evleri hasar görmeyen vatandaşlarımız bile evlerine girmeyecek. Ağır hasarlı, orta hasarlı, binlerce bina ile karşılaşacağız. Peki, bu vatandaşlar yaşamlarını nasıl sürdürecekler? 
HAYAT DEVAM ETMELİ 
Geçtiğimiz depremlere baktığımız zaman, 1999 depreminden sonra vatandaşlarımız o konteyner kentlerde, çadırlarda 2-3 sene yaşamak zorunda kaldılar. 2011 depreminde ben de orada görevliydim. Depremin ardından bölgeye çadırlar ve konteynerler gönderildi. Boş arazilerde muazzam çadır kent ve konteyner kent oluşturuldu. Aralık ayıydı, hava soğuktu. Vatandaşlarımızın hiçbirisi o çadırlara konteynerlere giremedi. Boş arazi var, çadır ve konteyner var ama elektrik yok ,ısıtma yok, su yok, tuvalet yok. Depremin ardından oluşturulacak yerlerde hayatın devam etmesi gerek. 
BİR GÜN İÇİN DÜŞÜNÜLMEMELİ
Bu alanlar bir gün için düşünülmemeli. İhtiyaç bir gün değil ki, insanlar bir süre hayatlarını burada sürdürmek zorunda kalacaklar, okul zamanı çocuklar okula gidecek, sağlık ihtiyaçları olacak. Deprem sonrasına hazırlık için böyle alanlar tespit edilip alt yapıları tamamlanacak, elektriği suyu, pis su giderleri hazır vaziyette bekleyecek. İstanbul’da olası bir depremde çevre illerden yardım gelecek. Bunların planları vardır geldiği zaman belirlenen yerlere çadırlar konteynerler oralara konacak. Elektriği, suyu, pis su tahliyesi bağlanacak. Hayat devam edecek.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.