Saldırın

Saldırın

 

 

Onlar KESK üyesi, onlar da işçi.

KESK üyeleri, aylardır tutuklu ve yargılanmayı bekliyordu. Nihayet İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde ilk duruşmaları yapıldı. Ama, cezaevindeyken kesik olan dışarı bağlantılarının, geçici ve kısa süreli olarak yeniden kurulmasına da izin vermedi çevik kuvvet polisi.

Eh, ne de olsa polis devleti uygulamaları iyice arttı. İşte bu yüzden, orada görevli çevik kuvvet mensupları da, hukuktan gelmeyen yetkilerini kullanarak, cezaevinde özgürlüğüne kavuşacağı günü bekleyen KESK üyeleriyle onların yol arkadaşlarının buluşmasını başarıyla engelledi.

Biber gazı ve joplar sağolsun…

Ne olmuştu peki ?

Anımsayalım hemen;

Bir grup KESK üyesi, ilk duruşma günü destek için adalet sarayının C kapısı önünde oturma eylemi yapmak istedi. Ama, hak getire. Polis önce yerde oturan ve kolkola girerek birbirine kenetlenen grup üyelerini teker teker kaldırmaya çalıştı, yetmedi biber gazı sıkarak saldırdı. Ancak KESK'liler gazlı müdahaleye rağmen oturma eylemine devam etti ve basın açıklaması yaptı.

Peki, saldırı ne sağladı ?

Hiçbir şey…

Devletin ya da polisin bu saldırıdan bir kazancı oldu mu ?

Kocaman bir sıfır..

Sahi, siz TEKEL işçilerine de saldırmıştınız.

Sonrasında metal işçilerine de,

Hatta 1 Mayıslarda hangi işkolunda olduğuna bakmaksızın tüm işçilere saldırmıştınız.

Ama, elbette ki bir ayracınız vardı. O da, gerici iktidarın arka bahçesi gibi görüntü veren sendikaların üyelerine daha makul davranmak olarak karşımıza çıkıyordu.

Elbette herkese saldırmanızı onaylamayız, ama görev sırasında ayrım yapmanızı da onaylamamızı beklemeniz de insafsızlık olur. Öyle ya, nerede bir hak arayan varsa, saldırmak sizin asli göreviniz haline geldi.

Hukukta böyle bir şey yok ama polis teşkilatında da hukuk yok. Dolayısıyla, o kadroların inisiyatifine terk edilmiş olan demokratik yaşamdan, öncelikle muhalifler, giderek de her kesim saldırı olarak nasibini alır.

Ama, sakın ha Çatalağzı ve Yatağan termik santrallerinin özelleştirilmesine karşı çıktıkları için Ankara’ya doğru yola çıkan, hedefleri de Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nı kuşatıp dertlerini bir kez daha haykırmak olan binlerce işçiye saldırmaya kalkmayın.

Saldırırsanız, çok net yanıt alırsınız…

İşyerini terk etmeme eylemine, AKP hükümeti ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ‘ihalelerin ertelenmesi’ biçiminde yanıt verdi. Yani, ihaleler hemen seçim sonrasına, Nisan ayına ertelendi. İşçilerse karara tepkili. “Özelleştirmeler durdurulana kadar bu mücadele devam edecek” diyen Tes-İş ve Türkiye Maden-İş üyesi işçiler, hükümetin beklentilerini boşa çıkardı ve “karara kanmadıklarını” duyurdu.

Enerji ve maden işçilerinin bu kararlı duruşu, AKP iktidarı ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ciddi biçimde geri adım attıracaktır. Ve, belki de ilk kez işçiler tam anlamıyla kazandıklarını düşüneceklerdir.

Ama, bu kazanım, ÖZELLEŞTİRME’nin büyük fotoğrafı içinde küçücük birt nokta olarak kalacaktır. Bu yüzden, durmak yok saldırın. Saldırın ki, kazanabilesiniz…

Kime mi söylüyorum;

Özelleştirmeler için aldıkları emir gereği varlıklarını siper eden güvenlik güçlerine…

Geleceklerinin karartılmasını engellemek için direnen işçilere…

Kim daha fazla ve iyi saldırırsa, kazanan o olacaktır. Unutmayın !

 

 

 

Enerji ve maden işçilerinin özelleştirmeye karşı aylardır sürdürdüğü mücadeleyi görmezden gelen AKP iktidarı, 23 Kasım tarihli Resmi Gazete’de yayımladığı ilanla, Muğla’daki Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin ihalesinin 24 Ocak, Zonguldak’taki Çatalağzı Termik Santrali’nin (ÇATES) ihalesinin 5 Şubat ve yine Muğla’da bulunan Yatağan Termik Santrali ihalesinin ise 10 Şubat günü yapılacağını duyurmuştu.

Büyük tepki çeken bu ilanın ardından işçiler, basın açıklamasından işyerini terk etmeme eylemine, açlık grevinden büyük Milas mitingine kadar pek çok eylem yaptı. Kolluk kuvvetlerinin barikatları aşıldı, şiddetli polis saldırısına karşın, AKP binalarına yüründü, pankartlar asıldı. İşçiler, aileleriyle birlikte çıkacakları Ankara yürüyüşünü planladı.

Apar topar erteleme

 

Konuya ilişkin medyada çıkan haberlerse ertelemeleri döviz kurunda yaşanan dalgalanmalara ve siyasi belirsizliklere bağladı. Santral ihaleleri için 20 Ocak Pazartesi gününe kadarki süreçte, Sabancı Holding, Fransız GDF-Suez, IC İctaş, Limak ve Aksa Enerji şartname almıştı.

"İptale kadar devam"
Direnişe büyük destek
Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), eyleme destek vereceklerini duyurdu. Dönem Sözcüsü ve Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı olmasının yanı sıra, Tekel Direnişi’nde de sendikanın başında olan Mustafa Türkel, “Tecrübelerimiz bize öğretmiştir ki, seçim hesaplarıyla yapılan ötelemeler, sadece günü geçirmek, uygun zamanlamayı beklemek ve oy avcılığı yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır” dedi.

Yürüyüş hazırlıkları sürdüğü sırada işçileri duygulandıran bir destekse, Antalyalı bir köylüden geldi. Direniş çadırına gelen 2B mağduru Antalyalı Adem Kalkanlı, işçilerin alkış ve sloganlarıyla karşılandı. Kalkanlı, “Sizin mücadeleniz de, benimki de hak mücadelesidir. Sizlere desteğimi sunmaya geldim” dedi.

Daha önce de eşiyle birlikte direnişe destek ziyareti yaptıklarını, ancak şimdi eşi hasta olduğu için yalnız geldiğini söyleyen Kalkanlı, “Benim eşimi Tayyip Erdoğan hasta etti. Eşim, 2B uygulamaları yüzünden bu hale geldi. Size ve tüm işçilere selamlarını gönderdi” dedi.

İşçilerin eylem programı
Muğla'daki enerji ve maden işçileri bugün saat 16.30'da santral önünden yürüyüşe başlayarak, Yatağan'daki Madenci Heykeli önünde basın açıklaması yapacak. Buradan Yatağan çıkışına yapılacak yaklaşık 10 kilometrelik yürüyüşün ardından enerji ve maden işçileri, 50 otobüsle Ankara'ya doğru yola çıkacak.

Zonguldak'tan hem Tes-İş üyesi ÇATES işçileri hem de Genel Maden-İş üyesi Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) işçileri Ankara'ya geliyor. Genel Maden-İş'in bu gece yola çıkması beklenirken, Tes-İş sabaha karşı 05.00'te Zonguldak'tan yola çıkacak.

İşçiler yarın Ankara’da saat 10:00’da Toros Sokak’ta toplanıp, buradan Özelleştirme İdaresi Başkanlığı binasına yürüyecek.

 

 

Bu yazı toplam 96 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi