Eğitim öğretimdeki başarısızlığı konuşamadan okullarda tayin furyası başladı.

Ben devlet oldum, artık her şeyi yaparım anlayışı geleceğimize atılan büyük bir kazıktır.

Bu ülke aydınlanma yarışından kopartıldığı gün kaybetti.

İsmail Hakkı Tonguçların, Hasan Ali Yücellerin başlatmış olduğu aydınlanma yarışı, Köy Enstitülerinin kısa sürede yetiştirmiş olduğu köy çocukları önce Anadolu köylüsünü ayağa kaldırdı, daha sonra Türkiye’nin aydınlanmasında önemli başarılara imza attı.

Bu durumdan rahatsız olan güç sahipleri köylü çocuklarının iyi ve nitelikli eğitim almalarını engelledi.

Okullaşma oranındaki artış kız çocuklarının devletin her kademesinde görev alması karanlıktan geçinenleri tedirgin etti.

Bu gidişin önüne geçmek için kollar sıvandı.

1950’de Köy Enstitüleri kapatıldı.

Ardından öğretmen okulları açıldı.

Bir süre sonra öğretmen okulları kapatıldı, eğitim fakülteleri açıldı.

Her değişiklikte eğitimin kalitesi düştü.

Geldiğimiz noktada tüm okulların İmam Hatipleşmesinin amaçlandığı yetkili ağızlar tarafından sıkça dile getirilmekte.

Gelişmiş dünya, eğitimi planlayarak bilgi toplumu oldu.

Gebze bölgesinde okul müdürlerinin tamamına yakınının şehir dışına tayin edileceği yönünde açıklamalar oldu.

Onların yerine kimlerin geleceği belirsizliğini koruyor.

Gebze, Darıca, Dilovası, Çayırova ilçe müdürlüklerinde görev yapan bazı şube müdürlerinin tayinleri il dışına yapıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı ilk defa bu kadar kapsamlı değişikliğe gitti.

Okul müdürlerinin önemli bir kısmı yer değişikliği olacak.

Bu değişiklik sonrası bazı müdürlerin yöneticilikten ayrılacağı, bir kısmının ise emekli olacağı söylentileri var.

Peki, deneyimli ve birikimli onca yöneticiyi bir anda sağa sola savurmak eğitim kalitesinde nasıl bir sonuç yaratacağı hesap edildi mi?

Pirince giderken bulgurdan olmayalım.