Büyüklerimiz çocukken bize bin bir gece masalları anlatırdı.

Şimdi ise bin odalı sarayımız oldu.

Ama “bin birinci” odayı merak ediyorum.

Şimdi siyaset diye masal maval anlatılıyor.

İş iyice şirazeden çıktı.

Meğer şimdiye kadar öğrenmiş olduğumuz tarih ve coğrafya bilgileri külliyen yalanmış!

Öyleyse masal maval bu ya uydur uydur yeniden yaz!

Nasıl olsa kimsenin çıtı çıkmıyor.

Sesi çıkan olursa ona göre işlem yapılır oldu.

Ne demişti merhum eski siyaset büyüğümüz “Üniversite hocaları gün gelecek öğrencilerin karşısında selam duracak.”

Söylenen aynen oldu.

Ne diyelim masala göre malum memlekette “devletli”, önemli bir şahsiyet hüküm sürermiş.

Günün birinde ona biat eden cemaat mensupları kendisini aldatıyor.

Bunun üzerine tüm cemaatçiler nankör olduğuna inanmaya kanaat getiriyor.

Önce kuşku duyulan kesimler yüzünden yaşadığı evi, barkı terk ederek saraya yerleşme kararı hasıl oluyor.

Gün geliyor bize çocukluğumuzda anlatılan masallar gerçek oluyor.

Son zamanlarda yeşile ve doğaya duyulan öfke dalga dalga büyüyor.

Nerede bir zeytin bahçesi, yeşil alan görülürse anında yerle bir edilir oldu.

Birkaç yıl evvel çevreyi korumakla mükellef bakanımızla sohbet etmiştik.

Bulunduğumuz şehrin muhtelif yerlerinde ormanlık alanında yapılan yıkım üzerine görüş alışverişinde bulunmuştuk.

O gün bu gündür bahse konu bakanımız konuyu araştırıp bana döneceklerini söylemişti.

Ormanı korumakla sorumlu bakanlığın yetkilileri çam ağaçlarını keserek konut yaptı.

Hiç kimseden ses çıkmadı.

Son zamanlarda zeytin ağacı kesmek moda oldu.

Biz zeytini severiz onlar ise zeytinyağı gibi üste çıkmayı sever.

Zaman değişse bile gerçekler değişmez oldu.