Kamp Armen’i bilir misiniz ?

Kamp Armen’i bilir misiniz ?

 

 

 

Kamp Armen’in yok edilmek istenmesi, uzunca bir süredir kamuoyunu meşgul eden sorundur. Çünkü, yeni bir haksızlık için adım atılmaya çalışılıyor.

Kamp Armen’i, 11 soruyu yanıtlayarak tanımlamaya çalışacağım. Önce ‘Kamp Armen’in ne olduğuna bakalım…

Anadolu’dan, kendi anadillerini ve kültürlerini öğrenebilmeleri amacıyla İstanbul’a getirilen yoksul ve yetim Ermeni çocukların özellikle yaz aylarında eğitimlerine devam edebilmeleri ve doğayla buluşabilmeleri için İstanbul Tuzla’da kurulmuş olan bir yetimhanedir.

Peki, nasıl kuruldu bu kamp ?

Kamp Armen’in Tuzla’daki arazisi 15 Kasım 1962 tarihinde parası ödenerek ve resmi makamlardan gerekli izinler alınarak Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı tarafından satın alınıyor. Kamp binası 8-12 yaşlarındaki çocukların 3 yaz boyunca kalfalar nezaretinde çalışan çocuklar tarafından oluşturuluyor. Çocuklar, kendi kazdıkları kuyudan tulumbayla su çekip, sahilden taşıdıkları kumları bu suyla yıkayıp harç karıyor, tuğla taşıyor, temel kazıyor. Kampın o dönem çorak olan arazisine fidanlar dikiliyor. Hrant Dink’in deyimiyle kimsesiz, yetim ve yoksul çocuklar kendi emekleriyle önce kendilerine bir ev, sonra da bir uygarlık inşa ediyor.

İyi de, faaliyetleri nelerdir ?

Bu sorunun yanıtını merak edenlerin sayısı az değildir. İsmi üzerinde böylesi fırtınalar koparılan Kamp Armen’de ne yapılır, biraz ona bakalım.

Kamp Armen’e giden çocuklar hem uzun yaz tatilinde öğrendiklerini unutmamış oluyor hem de bu süre içinde doğa ile buluşuyordu. Kurulduğu yıllarda henüz kentleşmemiş olan Tuzla’da hayvanları ile iç içe, toprakla ve denizle uğraşarak hayatı her yönüyle tecrübe edebiliyorlardı. Müzik, halkoyunları ve spor faaliyetleri de, çocukların gelişimine katkı sunuyordu.

İşte, orası yok edilmek isteniyor…

İyi de, Kamp Armen’e ne oldu ? Neden bu kadar gündemi işgal etti ?

Yargıtay Yüksek Hukuk Dairesi’nin 1974 yılında verdiği bir kararla, vakıfların, 1936 yılında istenen gayrimenkul beyanları dışında mülk edinmelerinin önüne geçilmiş oldu. 1936 ile 1974 arasında edinilen mülkler ise ilk sahiplerine, eğer ilk sahip bulunamıyorsa devlete devredildi. Vakıfların tapulu mülkleri hiçbir bedel ödenmeden birer birer ellerinden alındı. Bu gelişme sonrası, Kamp Armen’in tapusunun iptali için Vakıflar Genel Müdürlüğü 26 Nisan 1979 tarihinde Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Dava 10 Mart 1983’te sonuçlandı ve vakfın elindeki tapu iptal edilip, 1962 yılında araziyi parasını alarak satan şahıs adına bedelsiz olarak tescil edildi. Vakfın 1996 yılına kadar süren bu hukuk mücadelesi, benzer örneklerde olduğu gibi sonuçsuz kaldı. Hayırseverlerin bağışları ve çocukların emeği ile kurulmuş olan bu yetimhane hiçbir bedel ödemeden vakfın elinden alınmış ve el değiştirmeye başlamıştır.

6 Mayıs sabahı başlayan Kamp Armen’in yıkımına karşı çıkanlar, tapusunun Gedikpaşa Ermeni Protestan Kilisesi ve Mektebi Vakfı’na iade edilmesini istiyor. Seçim öncesi bu konuda siyasi rant elde etmek isteyenler kampın iade edildiği yönünde açıklamalar yapmıştır. Ama, bu gerçek değildir. Arazi sahibi görünen Fatih Ulusoy ‘’kampı vakfa iade edeceğim’’ demiş olmasına rağmen bu işlem gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla, kamuoyunu oyalama taktiği devreye sokulmuştur.

 

Bunun için başlığa ‘’Kamp Armen’i bilir misiniz?’’ dedim. Bilenler zaten gerçek sahiplerine devri için mücadele ediyor, bilmeyenlere de katkım olsun istedim.

Bu yazı toplam 110 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi