Hastalar üzerinde deneyim kazanıyorlar

Hastalar üzerinde deneyim kazanıyorlar

Sağlık çalışanları kadavra bulamıyor, hastalar üzerinde deneyim kazanıyorTıp eğitiminde, öğrencilerin kadavra üzerinde deneyim kazanarak mezun olması,...

Sağlık çalışanları kadavra bulamıyor, hastalar üzerinde deneyim kazanıyor

Tıp eğitiminde, öğrencilerin kadavra üzerinde deneyim kazanarak mezun olması, önemli bir yer teşkil ediyor. Aksi halde yeterli beceriyi kazanamayan sağlık çalışanı ilk deneyimini hastalar üzerinde kazanmak zorunda kalıyor. Bu da kadavra görmeden mezun olan anatomistlerin, hemşirelerin ve diş hekimlerinin, karşılarına ilk çıkan hastaları bir nevi denek olarak kullanması anlamına geliyor. Peki bu hasta haklarına aykırı mı? Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı cevapladı...

Türkiye’deki kadavra bağışının ve ithalatının yetersizliği, tıp öğrencilerinin pek çok deneyimi kazanamadan mezun olmasına neden oluyor. Kadavra konusunda acilen bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini anlatan Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamit Hancı, kadavra eksikliği nedeniyle bir çok sağlık çalışanının ilk tıbbi girişimlerini hastalar üzerinde yaptıklarını vurgulayarak, önemli bir sorunun altını çizmiş oluyor: Kadavra eksikliği, hasta haklarına aykırı bir durum yaratıyor.

“BİR SAĞLIKÇI DİREKT CANLI İNSAN ÜZERİNDE TIBBİ UYGULAMAYA BAŞLAYAMAZ”

Ülkemizde gerek kadavra bağışı, gerek sahipsiz cesetlerin kadavra olarak kullanılması, gerekse de kadavra ithali konusunda ayrıntılı ve standartları oluşturulmuş bir yasal düzenleme bulunmadığının altını çizen Dr. Hancı, “Oysaki tıp, diş hekimliği, hemşirelik gibi uygulamalı sağlık bilimlerinde okuyan öğrencilerin başarılı meslek mensupları olabilmelerinin, kadavra üzerinde çalışmalarına bağlı olduğu unutulmamalıdır. Kadavralar sadece anatomi bilgisine sahip olmak, kasları kemikleri organ sistemlerini öğrenmek için değildir. Bir sağlıkçı direkt canlı insan üzerinde tıbbi uygulamaya başlayamaz. Öncelikle girişimsel tıbbi uygulamaları (enjeksiyon, dikiş atma ve diğer her türlü operasyonları) kadavra üzerinde denemeli yeterince geliştikten sonra canlı insana geçmelidir. Hiç bir hasta da önceden kadavra üzerinde çalışmamış bir sağlıkçının ilk tıbbi girişiminin kendi üzerinde gerçekleşmesi istemez. Bu hasta haklarına da aykırı bir durumdur. Bu nedenle acilen kadavra bağış, kullanım, sahipsiz cesetlerin sağlık kuruluşlarına teslimi ve kadavra ithali konusunda standardizasyonu sağlanmış, ayrıntılı bir yasal düzenleme yapılmalıdır” diye konuştu.

HASTALAR ÜZERİNDE DENEYİM KAZANIYORLAR

Sadece damara girme gibi basit operasyonların yanı sıra pek çok ameliyat tekniğinin kadavralar üzerinde öğrenildiğine dikkat çeken Hancı, “Her türlü tıbbi girişimi öncelikle kadavra üzerinde denenmeli. Bu sayede sağlık çalışanları, hastanın karşısına çıktığında tecrübeli ve hasta haklarına uygun hareket edebilir. Kadavra sorunu nedeniyle ilk tıbbi girişimler hastalarda denenebiliniyor. Büyük üniversitelerde kadavra yetersizliği varsa plastik maketler üzerinde ilk müdahaleler yapılabiliniyor. Ancak bu maketler her yerde yok. Maalesef sağlık çalışanlarının bir çoğu hasta üzerinde deneyim kazanıyor” diye konuştu.

OBEZ KADAVRA OLUR MU?

Safir Medikal Firmasının sahibi Resul Azakoğlu, Türkiye’de kadavranın ithalatında, tesliminde, kullanımında ve bertarafında bir standardize olmaması nedeniyle bir çok sorunla karşılaştıklarını söyledi. Azakoğlu, yurt dışından getirilen kadavraların bir üniversite hastanesinde ‘Obez’, ‘Çok yaşlı’ gibi farklı sebepler yüzünden üniversite hastaneleri tarafından kabul edilmediğini açıkladı.

Kadavraların AATB standartlarına uygun olması gerektiğinin altını çizen Azakoğlu, Türkiye’nin mevzuatlarına göre yurt dışından getirilecek kadavranın ‘defin edilmeye uygun’ özelliği taşıması gerektiğini söyledi. Türkiye’ye getirilecek kadavralarda tüm yasal işlemlere uygun davranılmasına rağmen standarnizasyon olmaması nedeniyle bazı sorunlarla karşılaştıklarını anlatan Azaoğlu, “Tüm şartları taşımamıza rağmen ‘obez olmamalı’, 55-65 yaş aralığında olmalı’, ‘daha önce cerrahi operasyon geçirmemiş olmalı’ gibi dayanağı olmayan istekler gelebiliyor. Bunların dışında kadavra için NAT testi isteniyor. Dünya sağlık Örgütü verilerine bakılacak olur isek evet kadavra obez olur. Ancak BMİ obez hesaplamasına göre temin edilecek kadavraların yüzde 95’i obezdir” diye konuştu.

“KENDİ STANDARTLARIMIZ OLMALI”

Türkiye’de 2013 yılında bu yana kadavra ithalatı sayesinde özellikle üniversite hastanelerinin kadavra ihtiyacının önemli bir bölümünün sağlandığını kaydeden Azakoğlu, yurt dışından getirilen kadavra veya vücut parçalarının Pieslerin tıp, hemşirelik gibi bölümlerinin ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi. Mevzuattaki eksiklikler nedeniyle kadavra ithalatı sonrasında bir çok sorun yaşandığını ifade eden Azakoğlu, şunları söyledi: “Türkiye’ye kadavra iki standarta göre getiriyoruz. AATB – Amerika ve EATB- Avrupa’nın kadavra standartları baz alınarak uygulanan prosedürler örnek sayılarak bu standartları kabul ediyoruz. Ancak bu standartları almakla beraber, gerek coğrafi, gerek Türkiye'nin kendinde özgü yapısı itibari ile kesinlikle ve kesinlikle kendi standartlarımız olmalıdır. Yetki mekanizmaları çizgileri belirlemelidir. Bu kapsamda edinilen tecrübeler baz alınarak oluşturulacak yapı kesinlikle sorunların üstesinden gelecektir. Ancak ülkemizde bu alanda bir standardizasyon yok. Böyle olunca da bu kadavraların teslimlerinde ve üzerinde yapılacak çalışmalarda bazı sorunlar yaşanıyor.Kurslar suistimale açık bir tehlikedir. Denetim mekanizması kesinlikle kati olmalıdır. Kadavra ve Pieslerin ivedi olarak Tıbbı cihaz Yönetmeliğine acil olarak dahil edilmeli, Allogretlerde olduğu gibi kayıt denetim ve şartları, standartları oluşturulması şarttır” dedi.

 

 

 

“Kaynak : Sözcü”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.