Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

DENİZİN ÖYKÜSÜ

DENİZİN ÖYKÜSÜ

Dün memleketten bir köylüm misafirimdi köyden yeni gelmiş köyümüzden bu yılkı hasat ’tan iklimden ölenlerden hasta olanlardan konuştuk. Koyun otlattığım dağlar bin bir çiçeğin açtığı soğuk suların aktığı çeşmeler oyun oynadığım sokaklar sevdiğim kızla buluştuğumuz çeşme başları bir film şeridi gibi gözümün önünden çok iyi oldu rahatladım hasret giderdim köylüm sohbet sever kamil hoş görülü biridir bütün köylülerim böyle aydınlık fikirli güzel insanlardır hepsini çok seviyorum sonra akşam haber saati geldi geçtik televizyonun başına haber niteliğinde bir tane haber yok cinayet gasp kadın öldürmeler trafik kazaları hepsi ölüm ve kötülük üzerine utanılacak şeyler ruhumuz karardı koca seksen beş milyonluk ülke de güzellik iyilik adına bir şey yok

Açık oturum gibi bir şey izleriz diye başka bir kanalı açtık prof doçent siyaset bilinci ve millet vekili gibi kimseler oluşmuş bir grup insan ekonomiyi tartışıyorlar tartışmanın d si yok resmen dil kavgası kimse kimseyi dinlemiyor herkes en iyi bilirim içinde susmak nedir bilmiyorlar dinlemeyi hiç bilmiyor misafir kalktı kapattı televizyonu evime yakın bir parka gittik köylüm altmış sekizlidir bana o dönemin kültürünü siyasetini bu hareketin felsefesini ve deniz gezmişlerin ABD askerlerini nasıl denize döktüklerini anlattı bende altmış sekizli sayılırım ama ben o zamanlar köyde çobanlık yapıyordum o günlerden günümüze çok şey değişti o köprülerin altından çok sular geçti bu gün belirsiz karmaşık çok katmanlı bir hayat yaşanıyor okumayan yazmayan duyarsız duygusuz bir gençlik var bu gün içimizi dişimizi ruhumuzu kanser verem ve sahtelikler kuşatmış

Misafirim üşüdü eve geldik günler çok hızlı geçiyor çok erken girdik kışa hava kar tipi kokuyor ha unutmadan söyleyeyim dün bir misafirim daha vardı sevgili kızım hülyanın kızı biricik torunum deniz hamdı torunlarımın altısını da çok severim ama denizin yeri biraz farklıdır deniz tam bir kitap kurdudur benimde mirasçımdır ölünce kitaplarımı ona bırakacağım bir ara deniz geldi odamıza elinde muallim Naci’nin bir kitabı dede bu kitap da çok ilginç bir öykü var belki sizin de ilginizi çeker dedi denizin ilgisini çeken öykü şu zamanın ünlü şairlerinden

İbnur müminin hicivlerinden çekinin zamanın vezirlerinden KASIM bir gün bir eğlence tertipler şairi de davet eder ve zehirletir zehirlendiğini hisseden şair dışarı çıkar arkasından kasımda çıkar şaire daha erken nere gidiyorsun der şair gönderdiğin yere der kasım babama selam söyle der şair ben cehenneme gitmiyorum der! Bu öykü dostlukları hatırlattı günümüzde iyilik dostluk gibi güzel şeylerde öldü kimse kimseyi şöyle içtenlikle kucaklamıyor samimiyetle doğrulukla kimse kimsenin elini sıkmıyor kimse kimsenin yüzüne içtenlikle bakmıyor sahte gülüşler sahte bakışlar her şey paraya tefil edilmiş ne diyeyim

Akıllı telefonlar internet para çıkar ve menfaat gibi şeyler değerli güzel olan hiçbir şey bırakmadı ülkemizde bu hızla değişen şeylerin başında evlilik ve aile kurumu gelmek dedir en büyük yarayı evlilik kurumu aldı gençlerimizin yüzde ellisi evlenmiyor evlenenlerde bir iki yıl sonra boşanıyor bir yılda yüz kişi evleniyorsa iki yüz kişi boşanıyor sahte bir Avrupacılık toplumun en güzel kurumunu yıktı götürdü böylesine toz duman içinde çirkinliğin yaygınlaştığı bir yıkıma doğru gidiyoruz birde zamanın modası kişisel gelişim gibi bir sahtelik var bu işin başındakiler insanlara her şey karşısında hep gülmeleri eğlenmelerini hiçbir şeyi sorun etmemelerini söylüyorlar fizik kanunudur bir şey de azalma oldu mu bilimde ahlakta felsefede o oranda azalma olur ülkemizde yaşanan bu ter dökmeden emek vermeden ve hak etmeden kazanmak isteyen insanlar buna örnektir namuslu ve gerçek hayat bedelini vermeden zahmet çekmeden kimseye bir şey vermez doğanın kanunu da böyledir dinimizde bunu emreder misafirim bir ara saate baktı oooo ilaç saatim geçmiş farklı, farklı üç çeşit hap içti ilaçlarla yaşamaya çalışıyorum dedi zamanımızın ilginç bir zaafı da ilaç hep yemek içinde yememek içinde ilacı hemen hemen seksen milyon ilaç içiyor hap bağımlısı olduk ne ise bir şeyler söyleyecektim ya….??               

Bu yazı toplam 4857 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi