Tuncer Altunbulak

Tuncer Altunbulak

ANNEMİN SÜTÜ YUNUS’UN DİZELERİNDE…

ANNEMİN SÜTÜ YUNUS’UN DİZELERİNDE…

 

 

            En son ne zaman şiir kitabı okudunuz? Kendime de soruyorum en son  ben bir ay önce Ahmet Arif’in Leyla Erbil’e yazdığı mektupları okudum tabi şiirlerini de… Yönetenler kapitalistler diktatörler yani sömürücüler hiç sevmezler şairleri yer yüzünde en çok korktukları insanlardır… Şiirler birleştiricidir. Büyük bir şairde Nazım Hikmet, Mehmet Akif, Ömer Hayyam, Nesimi ve daha niceleri dahilikle delilik arasında gider gelirler. Şairlerin büyük insanlar olduklarını Yunus Emre de görüyoruz. Yunus Emre bir halk şairidir gönlünü fikrini halktan yana koymuştur. İki dizelik bir şiirinde ezilenle ezen arasındaki çelişkiyi bir güzel anlatıyor… “Geçti beylerin mürevveli, binmişler birer atı, yedikleri yoksul eti, içdikleri kan oluptur.”

           

Bu günde devam ediyor o baskı ve zulüm, açlık, işsizlik ve cahillik halkı kasıp kavuruyor yönetenlerde bunun adına ileri demokrasi diyorlar. Yönetenlere ve sermaye sınıfına göre demokrasi bu onların demokrasileri böyle işliyor. Devam ediyor Yunus Emre “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun.” Diyor. Ahmet Arif de bir şiirinde Yunusa benzer şeyler söylüyor. “Onlar ekmeğimize, emeğimize, suyumuza göz koyanlardır, tanı onları, tanıda büyü.” Halkın şairleri böyle olur bundan dolayı şairleri yönetenler asıyorlar, kesiyorlar, aç bırakıyorlar, sürgün ediyorlar.

           

Zengin sınıftan yazar, çizer, şair çıkmaz onlarda para geçer. Çıkardan menfahattan sanat çıkmaz. Dünyada örnek olarak bir tane bile sanatçı yoktur ama ne yazık ki halkımız kendisi için gönlünü, vücudunu ortaya koymuş derisini yüzmüştür, idam sehpalarını boylamış sanatçılarını bilmiyor eğitim denilen şey sermayenin gördüğümün de halka böyle şeyleri göstermiyorlar. Bu durum gösteriyor ki insanlar kendi kendilerini geliştirecekler. Kitap okuyacaklar kendilerini seven yazarları, siyasetçileri dinleyecekler haklarını öğrenecek ve sahip çıkacaklar bunun başka yolu yok.

           

 

Ezilenler, sömürülenler kendi kendileriyle kendilerini yönetenlerle inde bulundukları toplumda ve yaşadıkları sorunlarla acılarla yüzleşmeden doğruyu bulamazlar bu durum çok zor değildir mesela benim kendimle yüzleşmem psikolojimin bozulup tedavi görmeye başladığım zamandır… Annem beni bir kış mevsiminin zemheri ayında doğurmuş. Emzirmek için sütü yokmuş açlık, yoksulluk kadını kurutmuş beni bir keçiye emzirtmişler. Şu an damarlarımda dolaşan kanda büyük oranda o keçinin sütü var. Annem bana bu öyküsünü anlattığında çok üzülmüştüm üzülmekle kalmadım bu durumun nedenlerini araştırdım. Bulduğum sonuçlar devlet hükümetlerini ve halkı sorgulamama neden oldu. Benim çocuklarımda doya doya analarının sütüne doyamadılar bu sistem adaletsizliğini böyle sürdürdükçe torunlarımın çocukları da analarının sütlerine doyamayacak. Bu ülkenin çocuklarının analarının sütlerine doyması için içinde bulunduğumuz bu sistemin değişmesi gerekiyor daha çok yazacaktım ya… 

Bu yazı toplam 2270 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuncer Altunbulak Arşivi